Amerika gezim: New York, California

Yok böyle olmayacak acilen bir yerlere kaçmak lazım en iyi Amerika çünkü uzak kuzenimde orada yaşıyor hem Newyork da , hem Ebruda var en yakın arkadaşım ama o taaa San Diego da. Sen Diego ben İstanbul diyorum ona bu laf çok hoşuma gidiyor. Amerika da olmak bu fikri sevdim haydi hazırlıklara başlayalım da bir an önce kendimi atayım Newyork sokaklarına… Planım şu önce THY ile Newyork, ardından iç hat uçuşu artık ne bulursam San Diego. Oradan da araba kiralayıp gezeriz artık Los Angles mı olur , Las Vegas mı ona doğaçlama karar vereceğiz. Kuzen ile de konuşdum Ebru ile de

Yok böyle olmayacak acilen bir yerlere kaçmak lazım en iyi Amerika çünkü uzak kuzenimde orada yaşıyor hem Newyork da , hem Ebruda var en yakın arkadaşım ama o taaa San Diego da. Sen Diego ben İstanbul diyorum ona bu laf çok hoşuma gidiyor. Amerika da olmak bu fikri sevdim haydi hazırlıklara başlayalım da bir an önce kendimi atayım Newyork sokaklarına…

Planım şu önce THY ile Newyork, ardından iç hat uçuşu artık ne bulursam San Diego. Oradan da araba kiralayıp gezeriz artık Los Angles mı olur , Las Vegas mı ona doğaçlama karar vereceğiz.

Kuzen ile de konuşdum Ebru ile de çok sevindiler geleceğimi duyunca yanlızmııııııııııı diye sordular evet yalnız nolcak o kadar yolmuş nasıl gelecekmişim. E canım uçak şöförüne güveniyorum getirir beni sağ salim diyorum gülüyorlar.

Vize işkecesinden sonra ki 1 yıllık vermişler sağolsunlar ver elini Newyork heycanlıyım uçakda ya kuzen beni karşılamazsa? Ya uçak düşerse süper korkuyorum uçmakdan komiğim ben, e korkuyorsan otur evinde ne işin var Airbus da çok geç artık kalkıyoruuuuzzzz…

Uyku ilacı aldım uyurumda anlamam diye ama yok hiç etkilemedi cin gibiyim üstelik uçak boş Christmas Günü bugün ondanmış hostesler öyle diyor…Gevezelik ediyoruz bol bol onlarda olmasa ölcem korkudan neyse 11 saat yolun son 3 saati uyudum. Allahdan bir sürü dergim var, film de izledim o kadar da zor değilmiş. JF Kennedy havaalanında pasaport kontrolünden geçtim üstelik bavulda kuzene annemin yolladığı dolmalar, kestane şekeri, leblebi ve kurabiyelerle ne cesaret dimi yaaa, ya baksalar ne olacak gitti canım dolmalar ceza verirlermi onuda bilmem, Ailecek komiğiz bizJ

Kapıya doğru yürürken içimden binlerce kere tekrarlıyorum Ne olur kuzen gelmiş olsun ne olur gelmiş olsun….

Gelmemiş!!!! E ben tanıyorum malımı kuzen ne de olsa yapacak bir olay…Ama hakkını yemeyeyim arkadaşını yollamış almaya ekmek kamyonu ile !!! evt evt bildiğiniz ekmek kamyonu biniyorum mecbur şirin de bir çocuk mis gibi ekmek kokuyor kamyon beni bırakıyor eve ..Ev New Jersey de çok keyifli 3 katlı bahçeli bir villa , yok canım zengin değil kuzen, onlar 1 katını kiralamışlar 3 arkadaş kalıyorlar. Bu bölgede genelde evler böyle bahçeli yeşillik içinde müstakil, daha makbul evler ise Manhattan manzaralı olanlar herkesin hayali bu zaten Manhattın da yaşamak olmadı manzarasından New Jersey de yararlanmak.
Benim için fark etmez ayaklarım yere bastı ve Amerikadayım ya gerisinin önemi yok. Dur şu dolmaları çıkarayım kim bilir ne hale gelmiştir.

Sofradayız akşam oldu herkes burada bana binlerce kez dua ederek dolma, kestane şekeri yiyorlar. Ben de bana ne ben hamburger isterim yaşasın Amerikan kültürü beni Diners a götürün modundayımJ Ben niye jetlag olmadım yaaa, hakikaten gayet iyiyim

Ertesi gün izin almış kuzen üstü açık araba ile gezdiriyor bana Manhattan sokaklarını üstü açık derken cam var tavanında aracın Manhattan sokaklarında gezerken kafamı kaldırıyorum tüm ihtişamı ile gökdelenleri görüyorum. İstanbul’un kocamanı ama en az onun kadar kozmopolit her milletten insan burada. Amerikalı bulmaz neredeyse imkansız..Kahvaltı tabiki pan cake mapple şurup ile bir Diners da yapılıyor, sonrasında gezmeye devam. İlk hedef  Özgürlük Heykeli, eski limandan kalkan teknelerle ulaşım sağlanıyor en tepesine 354 merdiven ile çıkılıyormuş bunu duyunca vazgeçiyorum buradan baksamda yeter. Dönüşde tekne bir dönem cezaevi olarak kullanılan başka bir adaya daha uğruyor dileyenler onuda gezip bir sonraki tekne ile limana dönebiliyor ama ben cezaevinide gezmedim çok sinir bozucu bence. Eski liman çok hoş bir yer sahilde demirli eski bir denizaltı var ahşap bir platformdan izlenebiliyor belli zamanlarda içide geziliyormuş ama bizim orada olduğumuz dönemde mümkün değilmiş. Burada çok hoş kafeler mağzalar var denizle denizcilik ile ilgili hepsi. Kendime deniz kabuğu satan bir dükkandan okyanusa ait nadide parçalar buluyorum, aldım , çok güzeller koleksiyonum zengileşecek. Bir kahve molası ardından Empire State Binasına doğru yol alıyoruz burası sahiden arabasız çekilmez tamam metro felan var ama kocaman şehir zor yani. Empire State 5th Avenue ve 34. Cadde’nin orada ,bina 102 katlı özel asansörlerle çıkılıyor 102. katından manzara tabiki muhteşem burada oturup birşeyler içilecek yerde var gel keyfim gel .Newyork ayaklarımın altında…

Alışveriş yapmak lazım malum burası tüketim toplumunun en iyi örneği, sürekli alışveriş hissi veren bir ortam var, ertesi gün şehir dışında ki outletlere gidiyoruz. Çıldırmamak mümkün değil 3000 dolar olan Celvin Klein kapan 200 dolar nasıl oluyorda oluyor bilmiyorum ama aldım..Tommy Hilfiger, Victoria Secret gibi amerikan markaları daha bir ucuz itina ile alışverişimi yapıyorum gitti paracıklar ve tüm bir gün nasıl geçti zaman o kadar metrekare yerleri nasıl gezdim ben bile anlamadım çok yoruldum ama

Akşam Red Lobster da yiyeceklerimi düşünüyorum yolda dönerken, burası deniz mahsullerinde meşhur özellikle adından da anlaşılacağı gibi istakozları meşhur. Karides kalamar konusunda da iddalılar. Başlangıç tabağında 60 adet karides var bu ülkenin her şeyi abartılı porsiyonlar 2 kişilik .Ama itiraf edeyim buraya ilk geldiğimde 1 porsiyonu bitiremiyordum dönerken bitirebiliyordum korkunç bir his bu.

Sabah kalktık ki her yer bembeyaz kar yağmış gece ama yollarda kar yok malum yerden ısıtmalı caddeler efsanesi ile karşılaşıyorum sahiden de öyleymiş buhar çıkıyor yerden asfalt ve kaldırımlar pırıl pırıl  evlerin bahçeleri ve çatılar beyza bürünmüş tam yılbaşı olacak karda var artık.Ama ben burada olmayacağım California ya gitmeye karar verdim San Dieoga da gireceğim yeni yıla sıcak sıcak… Sanatla geçirilecek bir gün bu sokaklarda gezmiyelim dedik soğuk Metropolitan Müzesi, Amerikan Doğal Sanatlar Müzesi ve Kızılderili Müzesine gitmeyi planlıyoruz.

New York’un yukarı kuzey kısmın da bir kültür merkezi işlevi görüyormuş. 5th Avenue ve 57. Cadde müzelerin bol olduğu yerler. Bunların en ünlüsü ve de en büyüğü Metropolitan Sanat Müzesi çok kalabalık , turistlerin yoğun ilgisi var. Üç milyonluk obje koleksiyonuyla -mısır mumyalarından , baseball kartlarına ne ararsan var burada. 2 saatte zor bitti ama keyifli idi. Bir yemek molasından sonra Kızılderili Müzesine gidiyoruz çok keyifli bir girişi var onların müzikleri çalıyor mistik bir hava karşılıyor bizi totemler çadırlar, onlara ait fotolar büyüleyici çıkış da müzenin hediyeliklerinden alıyorum sevgilim bayılacak bunlara .

Çoook yoruldum Doğal sanatlar müzesini şöyle bir geziyorum kusura bakmasın zaten Dinazor dolu içersi çok cazip gelmedi bana 30 milyon yıl önceki objelerde varmış da onlara zaman kalmadı …

Yarın burada ki son günüm sonra California ya geçeceğim. Ama İstanbul’a dönüş gene buradan olacağı için dönüşte burada 1 hafta daha kalmayı planlıyorum.

Biletimi alıyorum Continental Havayolundan iç hatlarda en iyisi bu dediler. Ama bilet alırken uyardılar uçakda yemek ve içecek servisimiz yoktur . İlla isterim derseniz az çeşit var onlarda ücretliymiş. Üstelik Newyork – San Diego arası 7 saat sürüyor! Şaka gibi dimi ben tabii bir Türk olarak hem de yemeği seven bir Türk olarak yemek çıkınımı hazırladım ne ararsan var içinde  ama sonradan iyiki de almışım diyorum uçak kabus gibi küçücük eminler mi acaba bu uçağın 7 saat havada kalacağından allahım yaaa zaten korkuyorum uçağı görünce iyice panikledim yok ben gitmiyorum yaaaaa….

Muhteşem bir manzara ile San Diego karşımda ooh sonunda bitti iniyoruz en az 70 yaşında olan hostesimizle vedalaşıyorum kadının azmine inanamadım bu yaşa hosteslik yapıyor bravo, yastık isteyecektim vermek için uzanırken kalp krizi geçirir diye korktum istemedimJ

Ebru beni karşılamaya gelmiştir ondan şüphem yok rahatım ufak havaalanı zaten sorunsuz bavulumu alıp çıkıyorum işte oradaaaa canım arkadaşım benim çok özlemişim 2 yıl oldu görmeyeli mektuplarımızı hiç esirgemedik ama o San Diego ben İstanbul ne yaptığımızdan günbegün haberdarız

Califronia maceram çok uzun 20 gün kalıyorum burada o bir daha ki yazıda artık….

Muhteşem bir manzara ile San Diego karşımda ooh sonunda bitti iniyoruz en az 70 yaşında olan hostesimizle vedalaşıyorum kadının azmine inanamadım bu yaşta hosteslik yapıyor bravo, yastık isteyecektim vermek için uzanırken kalp krizi geçirir diye korktum istemedim

Ebru beni karşılamaya gelmiştir ondan şüphem yok rahatım ufak havaalanı zaten sorunsuz bavulumu alıp çıkıyorum işte oradaaaa canım arkadaşım benim çok özlemişim 2 yıl oldu görmeyeli mektuplarımızı hiç esirgemedik ama o San Diego ben İstanbul ne yaptığımızdan günbegün haberdarız

California maceram çok uzun 20 gün kalıyorum burada ..

Ebruyu çok özlemişim uzun uzuuuun sarıldım, o kadar zamandır orada aa hala gayet Türk gözüküyor. Havada o kadar abur cubur yedim ama hala açım Ebru beni Amerikan ev tarzı hamburger yapan bir yere götürüyor. Yediğim en güzel hamburgerler diyebilirim aslında sen yapıyorsun bir sepette köfteleri bir sepette ki bu herhalde 2 kilo patetese eşittir patates kızartmasını, bir sepette farklı farklı hamburger ekmeklerini getiriyorlar. Çoookk büyük bir sepette de bir sürü sos, turşu seçeneği var sen ne canın çekerse ekle çıkar böl hamburgerini yap modundasın oyun gibi..

Off çok yedik yuvarlanarak evine gitsem yeridir. Evi Sandiego Baja Drive da, ev arkadaşı Jamie ile yaşıyor Jamie İskandinav kocaman kızıl bir kız akşam tanıştık ama o yarın sabah yeni yıl için evine gidiyor odasıda bana kalacak oohh süper 20 gün yok rahatız Ebru ile..

Sabah göl kenarında kahvaltıya gidiyoruz  bagel, filedeyfiya krem çiiizz , donat eşiliğinde  burası çok huzurlu bir yer gölün etrafında masalar var oturuyorsun keyif keyif hava süper 20 derece ve 29 aralık   , konuşacak o kadar çok şey var ki çenemiz hiç durmuyor..California için gezi planımızı yapıyoruz öncelikle yılbaşında ne yapacağız 2 gün var şurada, Las Vegas’a gidelim diyor Ebru aaa süper fikir diyorum

2 japon arkadaşı daha var onlarda gelmek istiyorlarmış tamam diyorum. San Diegodan Las Vegas 4 saat sürüyormuş araba ile eh uzak sayılmaz iyi bir araba kiralarsak daha da rahat ederiz diyorum bizimkinin arabası biraz külüstürde malum öğrenci orada. O gün tembellikle geçiyor yorgunum bende Vons’a gidiyoruz oranın Migrosu evde yemek yapacaz çünkü alışveriş yapıyoruz. Birde Türk bakkal var ona uğruyoruz ne ararsan var çoğu Ülker markası, yaprakdan helal kesim ete kadar. Sahibi arap ama her şey Türkiyeden geldiği için Türk bakkal diyorlar küçücük bir yer.
Akşama kendimize süper bir sofra kuruyoruz ve yılbaşı planlarımızı yapıyoruz.

Japon kızlarla buluşuyoruz minicik klasik Japon kızlar işte ama çok sıcak kanlılar kaynaşıyoruz. Araba kiralama işimizi hallediyoruz. Avis’den bir nisan bluebird kiraladık çok konforlu bir araba ve fiyatıda çok uygun günlüğü 50 dolara gelecek bize

Hazırlıklarımızı tamamlayıp yola koyuluyoruz. Japon kızlardan biri geçen senede yeni yıla orada girmiş tecrübesi var anlatıyor. Belediye otellerin olduğu  ana caddeyi trafiğe kapayıp orada büyük bir açık hava partisi düzenliyormuş her yıl. İçecek yiyecek da dağıtılıyormuş geri sayım zamanı iğne atsan yere düşmezmiş göreceğiz bakalım.

Erkenden yola çıkıyoruz. Yol çok sıkıcı düüüümmmdüüüzz bir asfalt iki yan çöl gibi uçsuz bucaksız ben araba kullanmayı bilmiyorum diğer kızlarında Amerika ehliyetleri yok tüm yük Ebrumda..Yolda sık sık molalar veriyoruz. Hoover Barajından bahsetmişlerdi oraya uğruyoruz. Muhteşem bir yapı burası barajı gezmek için turlar var onlara katılıyoruz çok sıkı güvenlik önlemleri ile  bu kocaman barajı gezmek 1 saatimizi alıyor. Biraz dinlenip yola koyuluyoruz işte Las Vegasdayız abartılı bir o kadarda gösterişli kumarhaneler şehri. Çölün ortasında bir vaha gibi akşam ışıklı halini merak ediyorum. Nasılsa otel oradan ayarlarız diye yola çıktık ama yok işte yılbaşı günü ve her yer dolu inanılır gibi değil.. Napalım araba da yatarız diyoruz yarına boşalır şehir nasılsa …Burada ana caddeye Strip bölgeside deniyor elimize 50 dolarlık fiş alıp caddeyi turlamaya başlıyoruz. Her yerde ama her yerde kumar makineleri var tuvalette otururken bile oynayabiliyorsunuz. Lüks ihtişam ve bir yanda dram bir yanda eh kazanan kadar kaybden de çok . Biz kazanıyoruz şimdilik 430 dolar oldu 50 dolarımız yuppiii…Hakikaten çok rahatsız edici bir duygu kazanıyoruz ne güzel tamamda ya kaybedersek tamam diyorum bu kadar bu parayı bu akşam yeriz bitti kumar olayımız. Çok akıllıyız çoook….Akşam oldu ışıklar bir bir yandı çok etkileyici bir görüntü var karşımda neonlardan manzara bakmaya doyamıyor insan . Cadde iyice kalabalıklaştı. New York New York otelin de ki  dağ trenine biniyoruz aklım başımdan gidiyor döne döne bir inip bir çıkıyoruz çok hızlı korkuyorum ama bir o kadarda zevkli..Yılbaşı yemeğimizi lüks bir yerde yemeğe karar veriyoruz e ne de olsa zenginiz 400 dolar kazandık. E tabi ki yer yok bu gece her yer dolu sokakda  kurulan belediyenin yeme içme alanlarında mecburen yiyoruz, ama ama paramız vardıııııı…Neyse neşemiz kaçmasın kafamıza komik yeni yıl şapkaları elimizde düdük caddeyi turlamaya devam ediyoruz.  Bazı oteller gösterilerini halk için bu geceye özel dışarı taşımışlar o kadar keyifli zaman geçiriyoruz ki anlatamam 72 milleten insan bağrış çağırış yeni yıla yaklaşıyoruz. 10, 9 , 8…0 eyoooo hoş geldin 1998 o kadar çok tanımadığım insanı öptüm ki anlatamam, inanılmaz kalabalık içinde kimse kimseye aldırmadan delice eğleniyor ama en çok da biz eğleniyoruz…Saat 3 oldu ölecez yorgunluktan ve yatacak yerimiz yok..Arabayı kat otoparkına bırakmıştık bekçiyede haber verip gidip içine uyuyoruz başka çaremiz yok, şikayetçi değilim macera işte. Ertesi sabah şehir terk edilmiş gibi her yer kapalı..Fakat en ufak bir pislik karışıklık yok sanki o koca parti orada yapılmadı.Kahvaltı için zar zor öğlen  olunca yer buluyoruz boynumuz falan tutulmuş ama olsun değerdi böyle bir yılbaşına

En popüler eğlence noktalarından biride Nevada’daki Lake Meadmiş Las Vegas çok tatsız olduğu için oraya doğru yol alıyoruz. Çoğunluğu yerli olan yaklaşık 10 milyon turist her yıl yelken açmak, balık tutmak, yüzmek, su kayağı yapmak, piknik yapmak ve çoğunlukla çölün ortasında suyla eğlenmek için buraya geliyormuş. 550 mil (885 km) uzunluğunda bir sahil burası. Colorado Nehri’nin doğal akıntısının Hoover Barajı’yla engellenmesiyle oluşturulmuş. Tüm günümüzü burada geçirip hava kararınca San Diego ya dönüyoruz. Eve gelince kendimizi yatağa zor atıyoruz uyumak gibisi yok . Ertesi gün akşam kalktık nerdeyse kafamız sepet gibi ama karnımız aç giyinip dışarı çıktık okyanusa nazır restoranlardan birinde yemeğimizi yiyip, alışveriş merkezinde kahve içtikten sonra günü sakin bitiyoruz.

Ama yarın için planlarımız çok fena Meksikaya geçeceğiz. Buradan Meksika Tijuana sınır şehri sadece yarım saat. Artık oradan nerelere geçeriz bilmiyorum..

Yanımıza az eşya alıp yola koyuluyoruz Amerika vizesi olması Tijuana ya girmek için yeterli. Burası sefalet içinde gözüküyor San Diego ile alakası yok bu kadar medeniye yakın bir o kadar da uzak.. Sokaklar pis, tezgahda kaçak mallar satılıyor ilaç özellikle tezgahda, arabalar insanlar dökülüyor çok garip geldi önce bana ama bir o kadar da ucuz . Buranın en lüks Meksika lokantasına girip meşhur Tapaslarından Margaritalardan deniyoruz . O kadar şey yiyip içtik 19 dolar tuttu şaka gibi. Ortalıkda biraz dolanıp zaman geçiriyoruz ama hakikaten yapılacak bir şey yok akşam olunca Baby Rock’a gidiyoruz burası en popüler eğlence mekanı genelde ABD tarafından gelenler  var çok kalabalık ve o kalabalıkta kimi görüyoruz Serdar Ortaç yuh yani dünyanın bir ucunda ve onun şarkılarını çalıyorlar bir süre sonra, yani doğru imiş gazetede okumuştum gelmeden önce Serdar Meksika yı feth etti felan diye demek doğru imiş..Gidip yanına konuşuyoruz sanki kırk yıllık ahbabız yurtdışında böyle bir mod var Türk görünce hemen konuşasın geliyor. Aklımızda Meksika’nın güneyine inmek vardı ama çok içtik ve evimize dönmek daha güvenli yarın Sea World e gideriz diyor Ebru süper fikir diyorum.

Sabahın köründe ayaktayım yunuslara gidiyoruz. Onlar en sevdiğim hayvanlar. Sea World o kadar kocaman ki 1 gün burada geçiyor. Okyanusa ait tüm canlıları görmek mümkün, yunuslar, balinalar, deniz fokları gösteri yapıyor çok keyifli . Buradan tişört , magnet, mug alıyorum. Yarın gene gelelim diyorum Ebru yok artık diyor yarın Los Angeles’a gidiyoruz.

Hollywod, Sunset Bulvari, Beverlyhills, Long Beach, Malibu sahilleri, Sony ve Universal Pictures stüdyoları, Walt Disney ve bir çok muhteşem mekan bekleyin ben geliyorum. Bu kadar yeri 3 günde anca gezeriz internetten otel rezervasyonumuzu yapıp işi sağlama alıyoruz Holiday Inn zincirinde kalacağız hem ucuz hem kaliteli bir otel . İlk gün kendimizi Disneyland a atıyoruz çocuklar gibi şeniz. Ben Parisdekine de gitmiştim ama burası oradan çok daha büyük 1 gün zor yetiyor hatta yetmiyor. Ben gene yarında buraya gelelim Ebru diyorum  gene beni vazgeçiriyor bu gidişle sen İstanbula dönemeyeceksin diyor, bak yarın Universal Stüdyolarına gidicez aynı şeyi yapma yoksa götürmem diyor gülüyoruz…
Film platolarında gezip, Star Wars gemisine biniyor, Water World’de Kevin Costner taklidi genci alkışlıyor, İndiana Johns modun da ki yakışıklıyla maceraya çıkıyoruz. bu kadar gerçekmiş gibi olması gerekmezdi.Klasik gene tişört magnet alıyorum bir şey almadan çıkmak mümkün değil zaten o kadar albenili ki her şey. Hatta sırf çok şık sunuyorlar diye ışın kılıcı aldım hahahaa…

Akşam Sunset Bulvarın da şık bir restronda yemek yemek için gidiyoruz bizi almıyorlar evt evt almıyorlar kıyafetimiz uygun değilmiş kot pantolon olmamalıymış haydaaa napcaz biz Türküz cin fikirliyiz burada sınırsız müşteri memnuniyeti var, girip bir mağzaya 2 tane şık elbise ve ayakkabı alıyoruz  750 dolar, normalde hayatta vermem bu parayı ama lazım işte restorana gidiyoruz sorun olmuyor giriyoruz veee karşımızda  John Travolta aile ile yemek yiyor  iyi ki de gelmişiz diyoruz hatıra fotosu istiyoruz kabul ediyor . Akşam bir striptiz kulübüne geçiyoruz. Erkekler soyunuyor ama çok komik 20 dolar girişi fakat fotoğraf makinesi yasak varmı diye soruyorlar kapıda yok diyorum saklıyorum bulamıyorlar çantada içeri giriyoruz. Süper adamlar çıkıyor kesin foto çekmeliyim diyorum İstanbul da kızlara göstereceğim veee çekiyorum tabi flaşı unuttum ben yanıma bir bodyguard geliyor “no foto” diyor ve benim şaşkınlığım içinde makinende filmi çıkarıp alıyor, gitti canım John Travolta ve Universal fotoları sinir oluyorum ama napayım haklılar yasak demişlerdi..ooof oof…

Ben chees cake i çok severim burada Marina Del Ray de Cheese Cake Factory adında bir restoran varmış İstanbul’ da bir arkadaşım illa oraya git demişti bugün öğlen orada yiyeceğiz. Ama önce dün aldığımız elbise ve ayakkabıları iade etmemiz lazım ne rahatlık sadece beğenmedim demek iade için yeterli sorgusuz sualsiz paramızı iade alıyoruz. Burası inanılmaz bir yer, fabrika gibi sürekli cheese cake üretimi var tam 57 çeşit öyle bir manzarası var ki keklerin görmenizi isterim. Aklınıza gelen her çeşit var açgözlülük edip ben 6 çeşit istiyorum Ebruda 5  denememiz lazım bi daha geliriz gelmeyiz belli olmaz. Tabii sonuç şeker komasına giriyoruz. Soluğu Vons’un kapısında alıyoruz sarımsak alıyor Ebru ağzımıza atıyoruz tansiyonumuzda çıktı. Sahiden komiğiz. Ama bu halimiz yanımıza bir 10 çeşit daha chees cake paket olarak almamızı engellemiyor hahhaaaaa…1 hafta daha bunları yemeğe devam ediyoruz.

Gene çok uzattım ve yarısı anca  bitti California gezimin, 3. yazıyı bekleyiniz lütfen, sırada San Francisco ya kadar sahilden yapacağımız yolculuk ve Newyork’a dönüş var.

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ

OKUMA ÖNERİSİ