Çek havayollarıyla uçuyoruz. Sabahın erken saatlerinde 2 ülkenin gazete ve dergileri arasında hosteslerin güler yüzüyle uçağa ilk adımımı atıyorum. Her zaman ki gibi Cam kenarındaki koltuğumu bulmak için numaramı takip ediyorum. Azıcık surat asmam koltukların sıkışık olmasından kaynaklansa da birazdan ayaklarımın yerden kesileceğini düşünmek bu yüz ifademi olumlu yönde tekrar değiştirecek.
Uçak hareket halinde. Pistteyiz
Yine pistteyiz. 4.üncü Pragtaki kongre sarayının yanında CORİNTHİA TOWERS HOTEL e doğru gidiyoruz. İlk işim uzun bir duş almak olacak. Bavuluma dokunmadan odamdan çevreyi izlemek sonrada sırtüstü yatağıma uzanıp gözlerimi tavana dikmek. Rehberimiz saat 12 den otelimize yerleşeceğimizi söyleyerek bohemyang kralı ve kutsal Roma imparatoru 4. Charles ‘ın kurduğu kale bölgesinden gezmemizi öneriyor.
Uçakta verilen kahvaltıyı geri çevirdiğimde midemin çok sevindiğini hala içimde sevinçten tepindiğini hissediyorum. Midemle iyi anlaştığımdan oda sever beni. Ama ayaklarım çok çeker benden. Yüreğimse hüzünlüdür hep uzaklarda olduğumdan. Onuda ihmal etmeyeceğim karşılıklı şarkılar söyleyeceğiz Viltava nehrinde. Bir kulenin tepesinde akşam güneşini izlerken gözlerime ziyafet çekeceğim. Ellerim yabancı elleri tutarak soğukluğunu giderecek. Ama ayaklarım yorgun dönecek, biliyorum. Kafka’nın evinde onu dinleyecek kulaklarım sıcak bir kahveyle midemi ıslatırken. Ruhum zaman tüneline girip yüz ruhu arayacak. Hradcany’de krallarla konuşacak. Prag sokaklarında insanların arkasından koşarken çok yorulacak ayaklarım biliyorum.
Bu arada mikrofondan Çek Cumhuriyeti ve Pragla ilgili genel bilgiler otobüsün içine yayılmaya başladı. Bu ses rehberimiz Osman Bey’in sesiydi.
10 milyon ülke nüfusunun iki katı kadar da turist misafir eden bir ülkenin başkenti:Prag
Avrupa’nın en büyük kültür kentlerinden biri.
Etkileyici bir tabiat güzelliğine sahip olan Prag, Doğu Avrupa Kentleri arasında 2. Dünya Savaşı sırasında yara almadan çıkan tek kent olma özelliğine sahip. Diğer kentlerin bir kısmını yerle bir edip bir kısmında ağır yaralayan savaş Prag’ta tek bina dışında hiç iz bırakmamış. O binayı da görmek için binlerce turist geliyor. Savaş yıllarındaki yönetim ya korkudan yada binaların kiliselerin toplarla yıkılmasına razı olmamış olacak ki şehri hitlerin askerlerine teslim etmişlerdi.
Gotik ve barok yükseltilerin göze çarptığı kentteki binaların cephelerinde yeni sanatın yanı sıra, kübist yapılarında bulunması kentte uzun periyotlarla saksonlar, İsveçliler, Almanlar ve Rusların hüküm sürmüş olmasından kaynaklanıyor. Bir zamanlar kutsal Roma İmparatorluğunun merkezi olması ve diğer tarafta Habsburg kalesiyle Prag; politika, kültür ve ekonomi alanlarında ünlü bir merkez haline gelmiş. Kentte bulunan tarihi binalar buranın “yüz ruhun kenti”adını almasına neden olmuş. Tarihi 9. Yüzyıla dayanan Prag kentinde 14. yy. ortalarında Bohemian kralı ve kutsal Roma İmparatorluğu IV. Charles tarafından en eski üniversite olan charles üniversitesi kurulmuş. Vitava nehrinin üzerinde bulunan ve ilgi çekici bir özelliğe sahip olan charles köprüsüde imparator IV. Charles’in kente kazandırdıkları arasında yer alıyor.
1918 yılında kent yeniden yapılanmış ve Çek Cumhuriyetinin başkenti olmuş. 1968 yılında Prag baharı olarak bilinen olay bir seri reformun ard arda sıralanmasına sebep oldu. 1989 yılına gelindiğinde tutucu olmayan protestler, wencelaus Meydanında az kan dökülmesinden dolayı kadife devrimi olarak tarihe geçen bir hareketle kominist hükümeti devirdi. 1993 yılında ise Çekoslavakya; Çek Cumhuriyeti diğeri Slovakya olmak üzere 2 ye ayrıldı.
Çek cumhuriyetinin başkenti olarak kalan Prag: yıl içinde yabancı işadamları ve turistlerin ilgisini çeken bir turizm merkezi. Diğer doğu ve batı Avrupa kentlerinden çok daha gözde bir durumda.
Çek diliyle konuşan halkın %30 Prag ve çevresinde yaşıyor. Nüfusu oluşturan çeklerin yanı sıra çok az sayıda Moravyalılar, Slovaklar, Polonyalılar, Almanlar ve rumenler yaşıyor. Halkın % 40 ı katolik % 40ı ateist %20 si ise diğerlerin bölümünde yer alırken bira tüketiminin yüksek olduğunu sokaklarda anlamak mümkün. Granit taşından yapılan mücevheriyle şerbetçi otundan yaptığı birasıyla, bohamya kristaliyle endüstride, kaplıcalarıyla sağlık sektöründe, Skoda markasıyla otomotivde, Türk subayının belindeki patlayıcıyla da silah sektöründe gelişmiş durumda.
Bilim ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte son yüzyıl dünyanın heryerinde geleneksel değerlerden bir kopuş ve yenilenme adı altında farklı değerler ve spekülatif fantezilere bağlanmaya tanıklık etti. Komşuluk ilişkileri az olmakla beraber evlilik ileri yaşlarda nispeten yapılıyor. Genellikle evlilik dışı beraberlik yaşanıyor. 5 yıl içinde 3 çocuk doğurana 40 milyar mükafata bile (Gay erkeklerin fazla oluşundan sanırım) kimse yan bakmıyor. Yerleşik halk haftasonunu genellikle evde istirahatle geçiriyor.
Prag 10 bölgeden oluşur. Elinizde şehir haritası varsa adres bulmak kolay. Her köşe başında sokak isimleri yazılı. Dijital göstergeler otogarlardaki boş araç yerlerini gösterdiğinden aracınızı park edeceğiniz yeri bulabiliyorsunuz. Bu dijital göstergeler evlerde oturanların araçlarının yerlerine park etmemenizi sağlıyor. Söz evden açılmışken evler özel mülkiete ait. Kişi sayısına göre ( iki kişi: 24 metrekare) büyüklükte evlerde yaşarlar. Ne kadar çok çocuk o kadar büyük ev. Konut sahibi olabilmek için belediyeye gidip kayıt yaptırıyor, sırası gelincede evrak parasına ev sahibi oluyor. Bu şekilde evler özel mülkiyete geçmiş oluyor. Kiracılık sistemi yok. Gecekondu yok. Altyapı problemi yok. Toplu taşımacılık son derece gelişmiş. Bunun en güzel örneğini metroya binince anlıyorsunuz. İnsanlar köstebek gibi. Metrolar sokaklardan daha kalabalık. Metroyla ulaşım çok kolay. 8 kronluk bilet yarım saat, 12 kronluk bilet 1 saat geçerli. 3 günlük bilet daha ekonomik. 1 haftalık biletlerle sınırsız binebiliyorsunuz.
Eğer gideceğiniz yere taksiyle gidecekseniz şoför kapısına AAA yazılı taksileri tercih etmeniz daha güvenli ve uygun. Bunun dışında kalan taksilerde problem yaşamanız olası.
Evden çıkıp gitmen gereksiz. Masa başında kal ve bana kulak ver. Ben gittim gördüm ve döndüm. Kulak vermesen de olur, sadece bekle. Beklemesen de olur, izle. Dünya, maskesini düşürsün diye kendini sana sunacaktır. Cazibeye kapılmış ayaklarının dibinde kıvranıp duracaktır. Sokaklar usta oldu ben çırak. Ayaklarımın altında ezildi Prag.
Hasan KANTARCI