Ve teknoloji doğayı baştan yarattı…

24 Haziran 2017

Remzi Gökdağ – Zürih’i Zürih yapan özelliklerin başında bankaları gelir. Doğası, mimarisi, tarihi dokusu ve aksamayan temposunu da unutmamak lazım. Gizli köşelerinde farklı sürprizlerle turistleri her zaman şaşırtmayı başaran Zürih’in değişik bir özelliğiyle geçenlerde tanıştım. Zürih Hayvanat Bahçesi’ni sonunda ziyaret ettim. Aslında amacım hayvanat bahçesindeki farklı hayvan türlerini görmek değildi. Parkın sınırları içinde yer alan Madagaskar tropik ormanında dolaşmak istiyordum. Ormandan çıktığımda Zürih’in bir inancımı daha yerle bir ettiğini farkettim. İnsan eliyle hazırlanan bu ormanı gördükten sonra teknolojinin doğayı yok ettiği yönündeki düşüncelerimi tekrar gözden geçirdim. Çünkü burada teknolojinin doğayı sıfırdan yarattığına tanık oldum. İki ülke düşünün. Biri Avrupa’nın ortasında, diğeri Afrika’nın doğu kıyılarına bakan Hint Okyanusu’nda. Birkaç yıl öncesine kadar hiçbir benzerliği olmayan İsviçre ve Madagaskar artık ekolojik ortaklık yapıyor.
Zürih’e gelip kentin şık mağzalarında soluğu almak isteyenlere ya da klasik kent gezilerine katılacak turistlere artık bu ilginç mekanı görmelerini tavsiye ediyorum. Zürih’teki yağmur ormanının dar patikalarında yürümeden buradan ayrılmayın. Teknolojinin sıfırdan yarattığı bu ortamı gezerken Avrupa’nın merkezinde bir yağmur ormanı görmenin ayrıcalığını hissedeceksiniz. Dünyanın hiçbir yerinde tadamayacağınız bir deneyim yaşayacaksınız.
Zürih’in doğal şartlarında böylesine dev bir tropikal ormanın yaşaması olanaksız. Burada teknoloji devreye giriyor. Önce ormanın dış dünyayla hava teması kesiliyor. Madagaskar iklimine benzer bir ekolojik ortam yaratılıyor. Ormandaki özel havalandırma sistemi, ısıyı 20-30 derecede sabitliyor, nem oranı yüzde 80’in üstünde tutuluyor ve hergün 80 tonluk yapay yağmur yağdırılıyor. Son derece hassas olan bu ortamın dışardaki havayla karışmaması için de ışığa aşırı duyarlı bir yalıtım sistemiyle kent ortamından izole ediliyor. Ormanda yaşayan on yedi bin bitki türü ve yüzün üzerinde hayvanın nakli ise bir başka ‘küçük’ ayrıntı. Madagaskar’dan özel gemilerle taşınan bitkiler ve ağaç fidanları önce Hollanda’da kurulan bir serada bekletiliyor. Bitkilerin toprağa alışması sağlanıyor. 12 metreye kadar uzayan ağaçlar tek tek Zürih’e taşınıyor. Ormanın altyapısı hazırlandıktan sonra sıra Madagaskar’daki hayvanların buraya dahil edilmesine geliyor. Lemurlar, dev kaplumbağalar, maymunlar, uçan tilkiler, kuşlar, böcekler… Ormanda olması gereken ne kadar hayvan türü varsa Zürih’e getiriliyor. 2003 yılında bu çabalar mutlu sonla noktalanıyor. 12 yıllık uğraştan ve 50 milyon dolarlık harcamadan sonra Madagaskar’dakinin bire bir kopyası olan Masaola yağmur ormanı kapılarını ziyaretçilere açıyor. Yılda 300 bin kişinin ziyaret ettiği park kendi geliriyle ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Park yönetimi, Madagaskar’ın tehdit altındaki ekolojik sisteminin korunabilmesi için her yıl 10 bin dolarlık bağışta bulunuyor.
Ormanın dar patikalarında biraz merak biraz da şaşkınlıkla yürürken aynı meraklı bakışlarla bizleri izleyen hayvanlarla göz göze geliyoruz. Tercihlerini yapabilseler hangi ortamı seçerler? Doğdukları toprakları mı, yoksa yaşadıkları bu ormanı mı? Ormandan çıkarken de sorular peşimizi bırakmıyor. Bunca emek, milyonlarca franklık haracamayla Avrupa’nın ortasında yağmur ormanı yaratmak yerine tehdit altındaki gerçek yağmur ormanlarını korumak daha faydalı bir girişim olmaz mıydı?

( Bu yazı 11 Ekim 2009 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.)

Remzi Gökdağ

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve yayıncıdır. 1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabir olarak çalışmaya başlayan Remzi Gökdağ, İstanbul konulu haberleriyle çeşitli gazetecilik ödüllerine sahiptir. Remzi Gökdağ'ın Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı adında dört kitabı vardır. Remzi Gökdağ hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Previous Story

Filipinler’de 9 Gün

Next Story

Gurur ve Cesaret: Madrid

Latest from Gezginin Not Defteri

Issız adada dört yıl!

Alexander Selkirk, İskoç bir denizciydi. 1676-1721 yılları arasında yaşadı. Pasifik Okyanusu'ndaki bir adada kazazede olarak yaşadıkları Defoe'nun Robinson Crusoe kitabına ilham kaynağı

Bir ada var uzakta adı Sri Lanka!

Güney Asya'nın ada ülkesi Sri Lanka sürprizlerle dolu bir ada. İki bin yıllık tarihinin herhangi bir döneminde olduğu kadar şimdi de karmaşık
Kırmızı kalpler dünyası

Kırmızı kalpler dünyası

Atalarımız ilk çağlarda mağaralara çizdiği resimlerle kendini anlatmaya çalışmış, biz de dijital çağın uçsuz bucaksız derinliklerinde bu görevi yerine getiriyoruz. Sosyal medya

Dünyanın en büyük şovu

Dubai şu sıralar çok yoğun. Bütün planlamalar Dünya Fuarı ‘Expo 2020’ye göre yapılıyor. Fuarın açılmasına 10 ay var ama kimse işi şansa

Don't Miss