Toronto’yu merak edenlere…

Sevim Onuralp – Kış’dan bir gün. Güneşin erkenden kayıp gittiği, binaların gölgesinde…, karanlık. Kışın akşam üstleri, böylesine birden hayatınıza dolanıveriyor işte. Hani şiirde ki, gibi. “Akşam üstleri geliyor/Tam insan işten çıkarken/Salkım salkım tramvaylardan/Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor/Namussuz akşam üstleri geliyor/YEİS/” Tıpkı, Sait Faik gibi isyan edeveresim geliyor içimden kış günlerinin karanlığına. Gün çabucak akşam oluyor. Hele Kuzey Amerika’da, kışların -30-35’lerin olduğu bir ülkede, akşam erkenden hayatınıza çöküveriyor. Toronto, şehir merkezi, insanlarının bulutların arasında yaşadığı yada çalıştığı, yüksek binalardan oluşan keşmekeş bir şehir. Uçsuz bucaksız, mimarlık harikası yüksek binalar. Farklılıkların içiçe yaşadığı büyük bir metropol. Homleslerin, sokak çalgıcılarının, rengarenk giysili insanların

Sevim Onuralp – Kış’dan bir gün. Güneşin erkenden kayıp gittiği, binaların gölgesinde…, karanlık. Kışın akşam üstleri, böylesine birden hayatınıza dolanıveriyor işte. Hani şiirde ki, gibi. “Akşam üstleri geliyor/Tam insan işten çıkarken/Salkım salkım tramvaylardan/Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor/Namussuz akşam üstleri geliyor/YEİS/” Tıpkı, Sait Faik gibi isyan edeveresim geliyor içimden kış günlerinin karanlığına. Gün çabucak akşam oluyor. Hele Kuzey Amerika’da, kışların -30-35’lerin olduğu bir ülkede, akşam erkenden hayatınıza çöküveriyor.

Toronto, şehir merkezi, insanlarının bulutların arasında yaşadığı yada çalıştığı, yüksek binalardan oluşan keşmekeş bir şehir. Uçsuz bucaksız, mimarlık harikası yüksek binalar. Farklılıkların içiçe yaşadığı büyük bir metropol. Homleslerin, sokak çalgıcılarının, rengarenk giysili insanların birbirinden haberi olmadan, birbirine dokunmadan yaşadıkları kocaman bir şehir. Uzaklardan gelip de beklentileri içersinde kaybolan hayatları barındıran bir şehir. Eğitimleriyle ünlü Üniversiteler, Sanat Festivalleriyle, Radyo ve TV kanallarıyla, gazete merkezleriyle ve meşhur CN Tower ve yine ünlü Rogers Center’i ile mutlaka görülmesi gereken bir şehir.

Her ne kadar romantizmden uzak, (kişiden kişiye değişir elbette bu durum) yapımı devam eden metro gürültüsünü saymazsanız, bir aşağı, bir yukarı insan seli içersinde kaybolur gidersiniz. Bunun için Toronto şehir haritasını çok iyi bilmeniz gerekli ki, sizi kalabalık içersinde kaybolmadan yürümenizi yada araba kullanmanızı sağlayan sokakları bulasınız. Genellikle de Toronto’lu bile elinde şehir haritası ile gezer.

Toronto, Ontario Eyaletinin başkentidir. Aynı zamanda Kanada’nın en önemli Ticaret Merkezlerinden biridir. Amerika/NewYork yakınlığı açısından ilgi çeken bir şehir merkezidir. Kanada’nin nüfusunu göçmenlerin oluşturduğu bilinmektedir. Toronto da, Çinlilerin, Korelilerin, İtalyanların, Hintlilerin, Asyalıların, Afrikalıların çoğunluğu teşkil etmekte ve kendi mahallelerini oluşturmuş durumdadırlar.

Şehrin üstü gibi altıda kalabalıktır. Metro ağı Toronto’yu kaplar. Yeraltı alışveriş merkezleriylede oldukça meşhurdur. Metro içersinde ve o yüksek binaların kaç kat altında bulunan alışveriş yerleri inanılmaz ünlü mağazalar ile doludur. Yiyecek-içecek yerleride. İnsanlar alışık bu tür yaşantıya. Umarsızlar! Bazı yerler tam filimlerde ki gibi. Orada bir hayat kurmuşlar sanki. Hani acaba diyor insan, bu bir alıştırma mı, gelecek hayatlarda ki yaşama. Sizlerin ilgisini çekermi bilmem ama ben almayayım diyorum. Ayağım yere, gözümde aydınlığı görmeli.

Toronto aynı zamanda dünyanın bir çok yerinden gelen öğrenci nüfusuna sahiptir. Üniversiteleri ile de çok meşhurdur. Özellikle de Üniversty of Toronto. Bünyesinden 4 Kanada Başkanı, 10 Nobel ödülü, 4 yabancı lider yetişmiştir. Kuzey Amerikanın en büyük üç büyük kütüphanesine sahip ve en çok araştırma fonu alan bir üniversitedir.

Toronto bulunduğu coğrafi konum itibariyle daha önce belirttiğim gibi, Amerika, Kanada’nın Başkenti Ottowa, Montreal, Niagara Şelalesine yakın olması hem ticaret hem de ziyaret için kullanılan bir şehirdir. Bir nevi Kuzey Amerikanın göbeği gibidir.

Toronto aynı zamanda yaşanabilecek en güvenli metropollerden biridir. Ulaşım ve kalabalık büyük kentlerin önemli problemleri arasındadır. Torontoda da, bu açıdan yaşamak zordur ama yine orada güvenli bir yaşamınız veya seyahatiniz olabilir. Tramvaylara, yada iki katlı kırmızı renkli (İngiliz geleneği) otobüsleri ile; $25 karşılığı, Toronto’yu 3 saatlik bir tur ile görülmesi gereken önemli yerleri görebilirsiniz.

Müzeler (Royal Ontario Museum, Aga Khan Museum gibi), Ripley’s Aquarium, Sanat Merkezleri, Rogers Center, CN Tower, Kütüphaneler, gökyüzünü aradığınız sokak araları, gerçekten sizlerin beğenisine sunulmuş görsel şölen gibidir. Yeni yerler, yeni ülkeler, yeni şehirler görmek ufkun açılması için önemlidir. Değer mi? Değer! Dünyanın her yeri görülmeye değer. Tıpkı yaşadığımız ülkemizin coğrafyasını ezbere bilmek, görmek gibi.

Büyük kentlerin en büyük problemlerinden bir tanesi de, vakti kemiren şamatasıdır. Bu yaşam sizin stilinizse, problem yok demektir. Benim gibiler için vakit cok önemlidir. Büyük kentlerin olanaklarının yanı sıra çalışmanın ötesinde, yaşamı sessiz, seçkin, uzak kasabaları tercih ederim. Bu nedenle Toronto tepeden bakınca harika, aşağa inince başınız dönecek kadar yoğun ve koşuşturmalı bir şehir. Diğer büyük metropoller gibi. İstanbul, NewYork, Montreal, Singapur vs.

Eski fotoğraflara meraklıysanız eğer internetten Toronto şehir sitelerine girerseniz, Toronto şehrinin eski halini görebilirsiniz. Oldukça ilginç hikayeleride vardır. Kanada’nın yaşam biçimi hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsanız, bu soğuk ve uzak ülkeye gelen göçmenlerin hayat hikayeleride sizlere çok şey söyleyecektir.

 

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ

Başka Şehirler

Remzi Gökdağ’ın yeni kitabı Başka Şehirler, E Yayınları'ndan çıktı. Keşfetme
Önceki Yazı

Fransa Notları: Paris’e Bayıldım

Sonraki Yazı

Doğu’nun İncisi: Şanghay

OKUMA ÖNERİSİ