3.Gün
30 Nisan: Hvar
Bugün günlerden pazar, Hvar’a yol var. Dün gece aldığımız biletlerle sabah 8:30’da Jadrolinija’ya ait bir feribotla Hvar’a hareket ediyoruz. Haftasonu olması nedniyle feribot kalabalık. Oturacak yerler numaralı değil. İlk gelen istediği yere kurulabiliyor. Harekete kısa sürede kala yolcu salonu tıka basa doluyor, hatta oturacak ter kalmayınca geç kalanlar üst kattaki güverteye çıkıyor. Seyahat edenler genellikle kalabalık gruplardan oluşuyor. Hırvat aileler, dostlarıyla, komşularıyla gruplar halinde oturuyor. Bazen birbirinden ayrı bölümde oturan tanıdıklarına yer açabilmek için birbirleriyle yer takası yapıyor. Sohbetler, şarkılar eşliğinde iki saatlik yol anlamadan geçiyor.
Hvar adasının Stari Grad limanına yanaşan feribottan indikten sonra adanın tarihi kent merkezine hareket eden bir otobüse biniyoruz. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuktan sonra Hvar’dayız. Hava güneşli. Hatta güneş yakıyor. Sahile yakın sokaklarda biraz dolaştıktan sonra tepedeki kaleye doğru tırmanmaya başlıyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra Fortica Španjola adlı 15. yüzyıldan kalan kalenin kapısındayız. İçeri girdiğimizde karşılaştığımız manzara mükemmel. Hvar kenti sanki ayaklarımızın altında. Fotoğraf makinası elimizden kaysa kent meydanına düşecek gibi. Masmavi bir denizde kümelenmiş adalar uzanıp giden yeşilliklerle süslenmiş turkuaz koylar. Uzun bir seyirden sonra yavaş yavaş geldiğimiz yoldan aşağı iniyoruz.
Tepeden gördüğümüz koylara kısa bir yürüyüşle ulaştıktan sonra kent merkezine geri dönüp Kogo adlı bir pizzacıda mola veriyoruz. Split’e dönüş saatimiz 17:30. Ancak Hvar kent merkezinden feribotun olduğu liman da otobüsle yarım saat. Bu yüzden otobüsü kaçırmamak için fazla geç kalmadan gara gidiyoruz. Tabi Hvar’dan ayrılmadan önce Bar Fruit adlı deniz karşısında küçük bir mekanda gelatolarımızı yemeyi de ihmal etmiyoruz. Dönüşümüz sabahki geliş yolculuğumuza göre daha kalabalık. Hava da biraz rüzgarlı olunca güverteye çıkmaya cesaret edemeyenler yolcu salonunda. Tıklım tıklım Split’e doğru hareket ediyoruz. İki saatlik yolculuk sırasında yanınızda okuyacak birşeyler olmasında fayda var.
Akşam Split’te ikinci gecemizi yine Diocletian Sarayı çevresinde geçiriyoruz. Hava karardıktan sonra bu tarihi Roma kalıntıları arasında, dolunay eşliğinde gezmenin keyfi bir başka oluyor. Split’in geceleri gündüzlerinden daha alımlı. Kentin tarihi gizemli bir esinti gibi peşimizi bırakmıyor. Roma İmparatorluğu’nun izleri, kıyıdan görünen korsan gemilerinin gölgelerine karışıyor sanki. Restoranlardan yükselen lezzetli kokular denizden esen başdöndürücü esintiyle bu kaldırımlarda buluşuyor.
Devamı: Akşama kadar Zadar!
Hvar Fotoğrafları
Yazı ve Fotoğraf: Remzi Gökdağ