Sörf bu dalgalarda yapılır!

Nasıl geçtiğini tam olarak anlayamadık ama bugün Oahu adasındaki 3. günümüz. Her geçen gün buraya biraz daha ısındığımın farkına varıyorum. Dönüş günü yaklaştıkça bu adadan ayrılmanın benim için zor olacağını daha iyi anlıyorum. Aslında dönüşü düşünmekten daha zevkli yapacak şeyler var burada. Araba kiralayıp adayı bir ucundan diğerine gezmek gibi. Buna gezimizin son iki gününü ayırmıştık. Yani bugün ve yarın. Bugün adanın kuzey ve doğu kıyılarını gezecektik. Önceki iki gün olduğu gibi bugün de gezimize sabahın ilk ışıklarıyla başladık. Yollar tenhaydı ve Waikiki’den adanın kuzeyindeki Waialua bölgesine yaklaşık yarım saatte ulaştık. Adanın ortalarında bitki yapısı değişti ve artmaya başladı. Sahilde

Nasıl geçtiğini tam olarak anlayamadık ama bugün Oahu adasındaki 3. günümüz. Her geçen gün buraya biraz daha ısındığımın farkına varıyorum.

Dönüş günü yaklaştıkça bu adadan ayrılmanın benim için zor olacağını daha iyi anlıyorum. Aslında dönüşü düşünmekten daha zevkli yapacak şeyler var burada. Araba kiralayıp adayı bir ucundan diğerine gezmek gibi. Buna gezimizin son iki gününü ayırmıştık. Yani bugün ve yarın. Bugün adanın kuzey ve doğu kıyılarını gezecektik.

Önceki iki gün olduğu gibi bugün de gezimize sabahın ilk ışıklarıyla başladık. Yollar tenhaydı ve Waikiki’den adanın kuzeyindeki Waialua bölgesine yaklaşık yarım saatte ulaştık. Adanın ortalarında bitki yapısı değişti ve artmaya başladı. Sahilde görmeye alışkın olmadığımız farklı ağaçlarla karşılaştık. Tarıma ayrılmış bu bölgenin özellikle ananas ve fındıklarıyla ünlü olduğunu duymuştuk. Kuzeydeki en uç nokta olan Dillingham Havaalanına kadar arabadan inmeden yolumuza devam ettik. Artık bir mola zamanı gelmişti. Zaten bu bölgedeki yolun sonuna da gelmiştik. Buradan sonrası araç trafiğine kapalıydı. Turkuaz rengi okyanusun ve bembeyaz uzanan kumsalların serinliğine bıraktık kendimizi. Yarım saat kadar sahilde yürüdükten sonra tekrar yola koyulduk. Geldiğimiz yolu takip ederek Haleiwa Kasabası’na ulaştık. Burada yol ikiye ayrılıyordu. Honolulu ve Kuzey Doğu. Biz 83 nolu yolu seçip planladığımız diğer yerleri görmeye devam ettik.

Planımızda yerleşim bölgelerinde durmak yoktu. Waikiki’nin kalabalığı yeterince güzeldi fakat bugün adanın sakin mekanlarında, kumsallarında ve ormanlarında gezmeye kararlıydık. Bu kararlılığımızı Haleiwa’nın şirin girişi ve birbirinden renkli dükkanları değiştirdi. Bütün bunların üstüne bir de büyükçe bir mangalda kızaran tavukları görünce durmaktan başka bir çaremiz kalmamıştı. Ray’in Yeri adında yol üstünde bir barakaydı burası ancak kızaran tavuklardan yayılan koku bütün kasabaya yayılmıştı. Türkiye’den sonra Amerika’da yediğim en lezzetli tavukları burada tattım. Dünyanın en ünlü Quicksilver mağazasının bu küçük köyde olduğu, sörfçülerin ihtiyaçlarını bu mağazadan karşıladığı ve Hawaii’ye gelen herkesin bu mağazaya uğradığını duymuştuk. Ancak bizim her zamanki gibi gezimizi mağazada geçirecek zamanımız olmadığından yolumuza devam ettik.

Dev dalgaların gölgesinde

Hawaii’nin en yüksek dalgalarının Kuzey sahillerinde olduğu söylenir. Bu bölgenin en çok ziyaretçi çeken noktası ise Sunset Beach adı verilen nokta. Kasım ile Mart ayları arasında Pasifik okyanusunda meydana gelen dev dalgalar bu sahile ulaştığında her sörfçünün rüyasını süsleyen bir ortam hazırlıyormuş. Bu nedenle sörf sezonunun bu süre içinde olduğunu öğrendik. Sunset Beach’e ulaştığımızda arabayı park edecek yer bulmakta zorluk çektik. Bizim gibi meraklılar sabahın erken saatlerinde bu noktaya gelip sahilden yaklaşık 150-200 metre açıkta dalgalarla boğuşan sörfçüleri izliyor. İzlemesi bile bu kadar keyifli olduğuna göre şu anda dalgaların üstünde olmak kimbilir nasıl bir duygudur?

Sahilin birçok yerinde uyarı levhaları asılıydı. Kısaca, sörfçülere özenip dalgalara meydan okumayın diye uyarılıyordu ziyaretçiler. Bu uyarıların ne kadar yerinde olduğunu buradan denize girdiğimizde anladık. Dalgalar o kadar güçlüydü ki denizin içindeyken altımızdaki kumların sürekli kaydığını ve derinliğin her dalgayla değiştiğini gördük.

Sunset Beach’te yaklaşık iki saat geçirdikten sonra tekrar yola koyulduk. Sırasıyla Kokolilio ve Kahana sahillerinde mola verdik. Yol üzerinde bir çiftlikte sadece Hawaii’de yetişen Kona kahvesinden yudumladıktan sonra yine buraya özgü Makademian fındıklarından yedik.

Güneşi batırmak için kendimize seçtiğimiz Sandy Beach’e doğru yola koyulduk. Aslında görmek istediğimiz çok fazla yer vardı fakat zamanımız buna imkan vermiyordu. Bir günde görülebilecek her yeri görmeyi planlıyorduk. Adanın doğu yakasındaki Kailau kentinde fazla zaman harcamadık. Ancak geçtiğmiz yollardan ve kentin caddelerinden bu bölgenin adanın en bakımlı ve gösterişli bölgesi olduğu anlaşılıyordu. Koko kraterinin hemen önündeki Sandy Beach’te biraz yürüdükten sonra gün batımını seyretmek için Halona tepesine doğru devam ettik. Şu ana kadar Hawaii’de gördüğüm en azgın dalgalar buradaydı. Ancak kumsal olmaması ve sahilin çok kayalıklı olması nedeniyle buranın sörfçükler tarafından tercih edilmediğini öğrendik.

Güneşi batırdıktan sonra Waikiki Beach’e doğru yola koyulduk. Adanın kuzey ve doğu bölgelerindeki yollardaki tenhalık Waikiki’ye yaklaştıkça yerini aşırı bir trafiğe bırakıyordu. Hız limitinin 35 ile 50 mil arasında olması nedeniyle trafik alışık olduğumuz Los Angeles trafiğine göre çok ağır seyrediyordu.

Akşam yemeği için Hawaii’ye ait yerel bir restoranı seçtik. Birbirinden lezzetli yiyecekler içinde en çok ilgimi çeken özel bir sosta hazırlanmış karidesler oldu. Adanın ünlü kokteyli Mai Tai’larımızı da bir başka yerde içtikten sonra Waikiki’nin görmediğimiz bölgelerinde gece yürüyüşümüze başladık. Saat gece yarısını geçtikten sonra otele dönmeye karar verdik.

Avatar photo

Remzi Gökdağ, 1968 Beşiktaş doğumlu gazeteci, yazar ve yayıncıdır. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1992 yılında mezun olmuş, gazetecilik kariyerine 1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde muhabir olarak başlamıştır. İstanbul konulu haberleriyle çeşitli gazetecilik ödülleri kazanmış, özellikle Park Otel’in mühürlenmesine ve kaçak katlarının yıkılmasına dair haberleriyle tanınmıştır. İzlenim, gezi, inceleme türündeki yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. 1998 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşen Remzi Gökdağ, Kaliforniya’nın ilk Türkçe gazetesi USA Turkish Times’ın kuruluşunda yer almıştır. Yazarlık kariyerinde, “Başka Şehirler”, “Sevgili İstanbul”, “Amerikan Medyasında 11 Eylül” ve “Park Otel Olayı” gibi eserleriyle tanınmaktadır. “Başka Şehirler” adlı gezi, anı, tarih türündeki kitabı 2019 yılında yayınlanmıştır. Bu kitapta, 22 yıl boyunca üç kıtada beş farklı kentte yaşayarak ve yüzlercesine seyahat ederek edindiği deneyimleri paylaşmaktadır.

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ

OKUMA ÖNERİSİ