Volkan ACAR – Çin halkı geçen hafta Salı günü yani 22 Haziran’da, önemli bayramlarından birisini daha kutladı. “Dragon Boat Festival” olarak da bilinen bu gün Çin’in üç önemli geleneksel bayramından birisi olarak kabul ediliyor ve Çin ay takvimine göre 5. ayın 5. gününe karşılık gelen günde kutlanıyor. O gün Çin’in birçok yerinde ‘zongzı’lar yendi ve nehirlerde bot yarışları düzenlendi. Pekin’de de büyük marketlerde günler öncesinden tanıtımlar başladı. Değişik içlerle doldurulmuş, taze ya da dondurulmuş, açık ya da markalı onlarca çeşit zongzı insanların tüketimine sunuldu. Halkın bir kısmı alışverişini birkaç gün önceden yaparken, bazıları evinde kendisi hazırlamayı tercih etti, bir çok insan da 22 Haziran günü, uzun süre beklemek pahasına dükkanlar önünde kuyruklar oluşturarak akşam evlerine taze zongzı götürmeyi tercih etti. Zongzı’yı tarif etmek gerekirse bizdeki yaprak sarması ile dolma arası bir yiyecek diyebiliriz. Bambu yapraklarının içine pirinç konarak bu sarmaya piramit şekli veriliyor, iplerle ya da renkli ipeklerle sarılarak pişiriliyor. Klasik tarz zongzının içinde yalnızca haşlanmış pirinç olmasına karşın, artık etli, sebzeli, yumurtalı ve hatta tatlı çeşitleri de yapılıyor.
Ülkenin birçok yerindeki nehirde de ejderha görünümlü botlarla yarışlar düzenlendi, botlarda davullar çalınırken suya pirinçler atıldı. Ayrıca şairin memleketi olan Hubei eyaleti ile Pekin’de, paneller ve seminerler düzenlenerek Qu Yuan’den şiirler okundu.
Bu bayramın tarihi ise oldukça eskiye, milattan önceki yıllara dayanıyor. ‘Vatansever şair’ olarak bilinen Qu Yuan, Çin tarihinde “Savaşan Devletler Dönemi” olarak anılan yıllarda, M.Ö 340-278 yılları arasında yaşamış bir şair ve devlet adamı. Çin’in en güçlü 7 devletinin (hanedanının) birbiriyle savaştığı bu dönemde Qu Yuan, güçlü Chu hanedanına mensup bir ailenin üyesi olarak doğar. Hanedan mensubu olarak bürokrasinin tepe noktalarında görev alan Qu Yuan, devletinin bütünlüğünü sağlamak için yaptığı çalışmalar ve önemli hizmetleriyle tanınır. Böylesine karmaşık bir ortamda ülkesinin tehdit altında olduğunu anlayan Qu Yuan, diğer devletlerle ittifak oluşturarak kendilerini başlıca düşman olarak gören Qin devletine karşı koymayı önerir. Ancak önerileri pek kabul görmediği gibi, Qin devletinin Chu hanedanında ikilik yaratması, iktidar kavgaları ve yönetimdeki klikler arası çekişmeler nedeniyle Qu Yuan birkaç kez görevinden azledilip sürgüne bile gönderilir. Bu büyük devlet adamı, sürgün dönemlerinde halkın içinde ve onların zorluklarını bilerek yaşamak zorunda kaldığında şairlik yönünü ortaya çıkararak günümüze kadar kalan ve Çin şiirinde bir devrim yarattığı söylenen eserlerini vermeye başlar. Hem yaptığı büyük hizmetler hem de şairliği ise Qu Yuan’ın halkın gönlünde derin ve sağlam bir yer edinmesini sağlar.
M.Ö. 278 yılında sürgünde olduğu dönemde, başkentinin Qin devleti tarafından işgal edildiğini haber alan şair, artık devleti için hiçbirşey yapamayacağını düşünerek derin bir umutsuzluk ve üzüntüye kapılır ve kendisini Milua nehrine atarak canına kıyma yolunu seçer. Qu Yuan’ın nehre atladığını öğrenen ve kendisini çok seven halk da botlara atlayarak nehirde onu aramaya çıkarlar.
Görüldüğü gibi öykünün buraya kadar olan bölümü klasik tarihi bilgilerden oluşuyor. Bundan sonrası ise öyküye tam bir efsane havası kazandırıyor. Çünkü hemen her efsanede olduğu gibi hem değişik versiyonlar hem de gerçeküstü ögeler içeriyor.
Bir anlatıma göre, uzun süren aramalar sonuç vermeyince halk, cesedin balıklar tarafından yenmesini önlemek için haşlayıp top haline getirdikleri pirinçleri avuç avuç nehre atar; ki balıklar ve diğer canlılar bu pirinçleri yesinler ve şairin bedenini rahat bıraksınlar. (Nehre pirinç atılmasının nedeninin, şairin öbür dünyada aç kalmaması pirinçleri yiyerek beslenmesi olduğu da anlatılıyor). Ve her yıl 5. ayın 5. günü şairin anısına nehirlere haşlanmış pirinç atarlar. Zaman içinde yöntem değişir, pirinçleri bambu yapraklarına sararak atmaya başlarlar. Bir diğer anlatıma göre ise, kendisini nehre attıktan sonra halktan birçok insan Qu Yuan’i rüyasında görmeye başlar. Yaşamında olduğu gibi başında şapkası ve ağırbaşlı görünümü içindeki şair, halkının onu unutmadığı için çok memnun olduğunu ve artık öbür dünyada huzur içinde yaşayabileceğini söyler. Ancak bu sözlere karşın şairin üzgün, bitkin ve solgun yüzü insanların dikkatinden kaçmaz. Ve şaire kendisine gönderdikleri yani nehire attıkları pirinci beğenip beğenmediklerini sorarlar. Qu Yuan ise cevap olarak balıkların nehre atılan tüm pirinçleri yediğini, bu nedenle de kendisinin aç kaldığını ifade eder. Balıklar yemeden pirinci nasıl kendisine ulaştırabileceklerini soran halka, pirinci bambu yapraklarına sarmalarını, dışını da renkli ipeklerle bağlamalarını böylece deniz kestanesine benzeyeceği için balıklardan korunabileceğini söyler. Bir sonraki yıl 5 Mayıs günü de, şairin anısı için botlarla nehire çıkan halk bu yöntemi uygulamaya başlayarak hafif haşlanarak yapışkan hale gelmiş pirinci bambu yapraklarına sararak nehre bu şekilde atar ve böylece de Çin’in geleneksel yemeklerinden ve bayramlarından birisi doğmuş olur.
Başka bir rüya efsanesine göre de Qu Yuan gelen pirinçlerin bir kısmını yiyebildiğini geri kalanının ise balıklar tarafından yendiğini, buna engel olmak için zongzıları ejderha şekli verilmiş botlardan davullarla ve borularla gürültüler çıkararak atmaları gerektiğini, bu sayede sudaki balıkların ve diğer hayvanların bu yiyeceklerin, su dünyasının hükümdarı olan “ejderha kral” için getirildiğini düşünerek bunları yemekten kaçınacaklarını söyler. Düzenlenen bot yarışlarının Qu Yuan’in sudaki vücudunun aranmasını temsil ettiği de söylentiler arasında bulunmaktadır. Ancak yaygın görüş, “Dragon boat” yarış geleneğinin daha eski dönemlere dayandığı, ancak halkın bu olaydan sonra arada bir bağlantı kurarak bunu da Qu Yuan’in anısına bir etkinlik olarak düzenlediğidir.
Görüldüğü gibi “maksud bir amma rivayet muhtelif”. Sonuçta öykünün aslı ne olursa olsun her yerde olduğu gibi bu coğrafyada da halk, kendisine yakın bulduğu ve sevdiği bir insanın anısını yaşatmak için bazı efsaneler oluşturmuş ve bunu bazı geleneklerle, ritüellerle birleştirmiş. Ve aradan geçen 2000 yıldan sonra bile okullarda öğretmenler bu öyküleri anlatıyor, 5. ayın 5. gününde ‘vatansever şair’ Qu Yuan’in anısına zongzı yemenin olmazsa olmaz bir şart olduğunu söylüyor. Başta da belirttiğim gibi kimi orta yaşlılar mütevazı evinde 3 kişilik ailesiyle kendi yaptığı zongzıyı yerken, bazı gençler ise arkadaşlarıyla düzenledikleri ev partilerinde, şık ambalajlarda yüksek fiyatlarla satılan markalı zongzıları yiyor.
Ancak konuya olumsuz yönlerinden bakanlar da az değildi. Gazetelerde ve dergilerde, genç kuşakların yabancı ülkelerden ithal “özel gün”lere ve bayramlara; ulusal kimliklerini yansıtan, ortak geçmişlerinin parçalarını oluşturan geleneklerden daha fazla önem verdikleri belirten yazılar da yayımlandı. Bu özel gün dikkate alındığında, Çin’de de artık gençlerin geleneklerini unutmaya başladıkları, özellikle büyük şehirlerde ‘5. ayın 5. gününde’ zongzı yemeyen hatta bu bayramın anlamını bilmeyenlerin giderek arttığını vurgulandı. Orta yaşın üzerindekiler, çocukluk anılarını anlatıp, ninelerinin yaptığı zongzıların tadının hala damaklarında olduğunu söylediler ve artık eski tadların kalmadığından yakındılar.
Hatta bu yazılardan birinden, konunun az kalsın uluslar arası bir sorun haline geleceğini de öğrendim. Sorun, nisan ayında Güney Kore’nin, UNESCO’nun “Oral and Intangible Heritage of Humanity” listesine bu bayramın kendi bayramları olarak eklenmesi isteğiyle başvuruda bulunmasıymış. Konu Çin’de duyulunca internet ve medya aracılığıyla Çinliler yoğun tepki göstererek, geleneğin kökeninin Çin topraklarında ortaya çıktığını dolayısıyla “Duan Wu Festival” olarak da bilinen bu bayramın kendilerine ait olduğunu ifade etmişler. Ancak konu dikkatli araştırılınca komşu ülkenin yaptığı başvurunun yine Çin kökenli ama içeriği biraz farklı başka bir bayram için olduğu anlaşılmış da sorun tatlıya bağlanmış. Anlayacağınız Çinliler, İngilizce adıyla “Dragon Boat”, Çince adıyla “Duan Wu Festival”inin (yani Çift 5 Bayramı) patentini başka bir ülkeye kaptırmadıkları için, daha da önemlisi halkta bu yönde bir tepki oluştuğunu gördükleri için bu aralar çok mutlular. Bakalım önümüzdeki yıl bayram nasıl kutlanacak, bayramın anlam ve önemi, zongzı ve Qu Yuan gençlere yeterince tanıtılabilecek mi? Yoksa yine gazete ve dergilerde “nerede eski bayramlar” mealinde yazılar mı yayınlanacak?