Serkan Köktürk – Bundan yaklasik uc yuzyil once ilk Avrupali kasifler adaya ayak bastiklarinda, adadaki devasa tastan heykellere baska bir medeniyetten, bu dunyadan degil de uzak yildizlardan gelmiscesine duran bir baska uygarliga bakar gibi bakiyorlardi.
Adaya yeni gelen herkes icin durum bugun icin de cok farkli degil. Rapa Nui, ya da daha bilinen adi ile Paskalya Adasi en yakin yerlesim biriminden iki bin kilometre uzakta, dunyanin en ucra, en izole kalmis yerlerinden biri. Ada, Guney Pasifik’in tam ortasinda olmasa da, Polinezya’nin en sonunda, kabaca Yeni Zellanda ile Guney Amerika arasinda kaliyor. Sili’ye bagli ancak kitadan oldukca, ucbin yediyuz kilometre uzaklikta. Adadaki tek yerlesim yeri ise Hanga Roa adindaki irice bir koy yalnizca.
Adayi benzersiz ve farkli kilan, diger baska Pasifik adalarindan ayiran en onemli ozelligi metrelerce yukseklikte ve tonlarca agirliktaki yuzlerce heykele ev sahipligi yapmasi. Moai denilen bu heykellerin milattan sonra 400 ila 1700’lu yillar arasinda yapildigi tahmin ediliyor. Birbirlerine cok benzer gibi dursa da her biri farkli ozellikte olan bu heykeller, adadaki Uzun Kulak kabilesinin sefleri ve onemli kisileri icin yapilmis. Adada sekizyuzden fazla heykel bulunuyormus (Tam olarak 887 tane. Ben saymadim, sayanlarin yalancisiyim). Ayrica her bir heykeli yerine yerlestirmek icin 180 ila 250 arasinda kisi gerektigini hesaplamislar. (Yine ayni sekilde ben hesaplamadim, hesaplayanlarin yalancisiyim).
Moai’lerin bulundugu torensel platformlar ahu olarak adlandiriliyor. Ahu’larin ortak birkac ozellikleri var. Bunlardan ilki, moai’lerin yuzlerinin denize degil de, adadaki yerlesim yeri olan koye, Hanga Roa’ya dogru cevrilmis olmasi. Bunun tek istisnasi var, sadece Ahu Akivi’deki moai’ler yuzlerini denize cevirmis okyanusun dalgalarini seyrediyorlar. Heykelleri cevreleyen basamakli ve egimli platformlarin arkalari duz. Adada ayrica kus-adam kultunu yansitan, volkanik kayalara oyulmus dort bine yakin sekil tespit edilmis. Petroglif denilen bu sekillerin bazilari magaralarin iclerinde, bazilari da platformlarin arkalarinda kaliyor.
Volkanik bir ada olan Rapa Nui’de uc tane sonmus volkan bulunuyor. Volkan Rano Aroi, Volkan Rano Kau ve Volkan Rano Raraku. Bu uc volkanin disinda birkac tane de ufak volkanik krater var. Moai’leri cikardiklari Volkan Rano Raraku adanin dogusunda, denize yakin sayilan bir uzaklikta. Volkana cok yakin olan Ahu Tongariki’den baslayarak kiyi boyunca bir kac kilometre aralarla ondan fazla ahu var ama bunlarin birkaci sadece yapildiklari sekliyle kalabilmisler. Buyuk cogunlugu depremde yada sonrasinda olusan tsunamide yikilmis, parcalanmis. Bazilarinda ise sadece platform ayakta kalabilmis. Ahu Tongariki’deki moai’ler de bundan elli sene once siddetli bir tsunamide yikilmis ama sonradan tekrar eski yerlerine yerlestirilmisler.
Hanga Roa’ya en yakin olan ahu, gun batiminda harika gozuken Ahu Tahai. Gunes isiklari yavas yavas azaldiginda moai’lerin goruntuleri de siluetlere donusuyor. Ada cok buyuk degil zaten ama ahu’lar koye uzak kaliyor. Ya bisikletle yada araba ile gelmek lazim. Ya da benim yaptigim gibi otostop cekmek gerekiyor.
Volkan Rano Raraku’nun eteklerine geldigimde sabah saatleriydi. Yarim kalmis devasa heykeller topraktan kafasini uzatmis, kalin kaslari, kisik gozleri ile insana canli gibi bakiyorlardi. Bazilari da, kayalarin arasina kazilmis mezarinda, derin uykuya yatmis tastan devler gibiler. Yukari dogru patikayi tirmanip volkan kraterinin icine geldim. Onlarca heykel topraga gomulmus bedenleri, uc dort metrelik baslari ile sessizce, yuzlerce yildir bekledikleri gibi bekliyorlar. Volkana yakin Ahu Tongariki, en cok moai’nin bir arada bulundugu ahu. Bazilarinin boyu on metreyi gecen onbes moai, ben geldigim siralar denize sirtini donmuslerdi. Heykellerin bulundugu platformun biraz ilerisindeki volkanik kayalara sekiller islemis. Petrogliflerin bazilarinda buyuk baliklar, deniz kaplumbagalari oldugu gibi adadaki kus-adam kultunu yansitan sekiller, insan yuzleri de var. Ahu Akivi biraz daha adanin iclerinde kaliyor. Bozuk, toprak bir yoldan gidilen ahu, yemyesil cayirlarin, tepelerin arasinda kalmis, denize yuzunu donmus duran yedi moai’den olusuyor.
Adadaki onemli sayilan ahu’lardan Ahu Nau Nau’daki bes moai, palmiye agaclarinin cevreledigi turkuaz renkli guzelim Anekena plajina sirtini donmusler. Hemen yanlarinda ise, tek basina bir moai ile Ahu Ature Huki var. Ada girilebilecek iki plaj da adanin kuzeyinde. Anekena ve onun hemen yakinlarindaki Ovahe plaji beyaz kumlari ve sakin, cok berrak denizi ile cok guzeller. Birinden digerine yarlarin kenarlarindan, ucurum diplerinden de olsa yuruyerek geciliyor. Denizin kiyisinda zamanin lav nehirleri simdilerde sonmus, siyah girintili cikintili, yanmis kayalar gibi duruyorlar. Pasifik’in turkuaz renkli, iri dalgalari bu kayalara her carptiginda beyaz kopukler metrelerce yuksege cikiyor. Hanga Roa’da da denize girilen iki uc ufak yer var. Onlarin disindaki yerler girintili cikintili, sert kayalik ve cok dalgali. Zaten buradaki veletler de ne zaman gorsem denizde yuzmek yerine okyanus sularinda sorf yapiyorlardi.