Neşenin ve hüznün ülkesi: KÜBA

Mine Karahan – Küba denince aklınıza ne gelir? Buena Vista Social Club, Che Guevara, Fidel Castro, devrim, sosyalizm, rom, salsa ve dans… Benim de aklıma gelenler bunlardı gitmeden önce… Ama Küba’nın bundan çok daha fazla olduğunu, bambaşka bir dünya olduğunu gitmeden anlamak neredeyse imkansızmış… Daha önce Küba’ya gidenlerin yazdıklarını okumak da yetmiyormuş, görmek, yaşamak, hissetmek, tatmak lazımmış Küba’yı, hüznün ve neşenin bir arada nasıl böylesine güzel varolabildiğini anlamak mümkün değilmiş başka türlü… Ben sadece hissettiğim, gördüğüm, yaşadığım, tattığım Havana’yı dile getirmek istiyorum. Tarihini, müziğini, kültürünü okuyabilirsiniz kitaplardan biliyorum, ama meraklı bir gezginin gözlemlerini değil, ben sizlerle onu paylaşmak istiyorum, adım

Mine Karahan – Küba denince aklınıza ne gelir? Buena Vista Social Club, Che Guevara, Fidel Castro, devrim, sosyalizm, rom, salsa ve dans… Benim de aklıma gelenler bunlardı gitmeden önce… Ama Küba’nın bundan çok daha fazla olduğunu, bambaşka bir dünya olduğunu gitmeden anlamak neredeyse imkansızmış…

Daha önce Küba’ya gidenlerin yazdıklarını okumak da yetmiyormuş, görmek, yaşamak, hissetmek, tatmak lazımmış Küba’yı, hüznün ve neşenin bir arada nasıl böylesine güzel varolabildiğini anlamak mümkün değilmiş başka türlü…

Ben sadece hissettiğim, gördüğüm, yaşadığım, tattığım Havana’yı dile getirmek istiyorum. Tarihini, müziğini, kültürünü okuyabilirsiniz kitaplardan biliyorum, ama meraklı bir gezginin gözlemlerini değil, ben sizlerle onu paylaşmak istiyorum, adım adım…

Plaza de La Revolución

Öncelikle gitmeden önce yapılması gereken hazırlıklardan bahsetmek isterim. Bu konuya ilişkin çok az kaynak bulabildim doğrusu… O yüzden Küba yolcularının bu küçük hazırlık listesine göz atmalarında yarar olacaktır diye düşünüyorum. Küba’ya gitmeden evvel öncelikle vize almanız gerekiyor. Yeşil pasaporta vize istenmese bile girişte oldukça problem çıkartıyorlar, ufak bir ücret ödeyerek yeşil pasaportunuz bile olsa vize almanızın sizin yararınıza olacağını hatırlayarak başlayayım. Kuzey ve Güney Amerika’nın
neredeyse tam ortasında bulunan bu ülkede tropikal bir iklim var. Aralık-Nisan ortasında gitmeniz bunaltıcı sıcaktan kaçmanız için doğru bir seçim olacaktır. Nem oranı çok yüksek olan Küba’da yanınıza bol miktarda kollu ve kolsuz tişört, şort, eşofman veya kapri tarzı rahat ve mümkünse pamuklu kıyafetler almalısınız.

Obispo Sokağı’nda sokak karnavalı

Güneşe hassasiyetiniz varsa mutlaka şapka ve güneş kremi alın.  Uçan haşarata karşı sivrisinek kovucu spreyler oldukça işe yarıyor…Ayakkabı olarak da rahat bir sandalet, ortopedik bir terlik veya rahat düz spor yazlık pabuçlar doğru seçimler olacaktır. Gece de sandaletinizi geçirip rahatça dolaşabilirsiniz. Burada kimse salsa yapacam, illa topuklu giyeyim demiyor. Yine de içinize sinmezse bir stiletto atın bavulunuza, sakıncası yok…Ne kadar mini eteğiniz varsa alın yanınıza, burası özgür mü özgür bir ülke, herkes minili ve şortlu…Kendinizi dünya güzeli hissedeceksiniz, emin olun… Nem oranından
dolayı fazla makyaj yapamayacaksınız, sadece temel makyaj malzemelerinizi alın, gerisini yük etmeyin derim ben…

Giyim kuşam böyle… Gitmeden evvel yanınıza bol miktarda sabun, şampuan gibi şeyler alın..”Ama otelde yok mu” dediğinizi duyar gibiyim, evet var ama sokakta sizden sabun isteyenlere ne vereceksiniz??? Sadece sabun değil, kalem ve ufak not defterleri de istiyorlar yolda gördükleriniz… Sabun onlar için önemli, gideceğiniz bir çok yerde sabun bulamayacaksınız, yanınıza bir ufak el sabunu, ıslak mendil ve tuvalet kağıdı alın
muhakkak, kendi hijyeniniz için… Bir ufacık sabunun bir insanın yüzünü nasıl böylesine güldürebildiğine siz de şaşırıp kalacaksınız, bunu görmek için taşımaya değer o sabunları, emin olun…Tanışacağınız Kübalı dostlarınıza mahçup olmayacaksınız böylece…

Capitolio

Kalacak yer olarak oteller güzel ama daha ucuza getirmek isterseniz “casa particular” denilen Küba’lıların evlerinden çevirdikleri pansiyonları önereceğim. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeğinin genelikle dahil olduğu bu pansiyoncuklarda geceliği 15-20 CUC’e kalabilirsiniz. 1 aylık kalışlarda ise 250-300 CUC arası bir para talep ediliyor.

Kaynak olarak iki kitap önereceğim. İlki Türkçe, Aslı Pelit’in MB yayınlarından çıkan “Siempre Havana” (Daima Havana) adlı kitabı. Pandora Kitabevi’nde satılıyor. Diğeri ise ingilizce “Lonely Planet, Cuba” adlı kitabı. Bu benim kullandığım kitap, Ocak 2007’de Türkiye’de henüz satışa sunulmamıştı, çünkü Kasım 2006 baskısı. Lonely Planet’in lonelyplanet.com isimli web sitesinden getirtebilirsiniz, 25 pound üstü alışverişlerinizde posta ücreti alınmıyor.

Para olarak yanınıza EURO alın, USD değil. Amerikan Doları ambargolu, yüksek komisyon karşılığı bozuyorlar sadece…Aman dikkat…

Lonely Planet Cuba ve Capitolio Meydanı

Son olarak…Bir iki kelime İspanyolca öğrenin mutlaka ama mutlaka, burada insanlar ingilizce ya bilmiyor, ya da çat pat bir iki kelime biliyor…Bir iki kelime bilmeniz her zaman avantajınıza olacaktır…

Eeeevet…Vizenizi aldınız, bavulunuzu yaptınız, hediyelerinizi aldınız, hazırsınız…Hmm, eğer Cubana de Aviacion yani Cuba Airlines’ı seçtiyseniz bir dakika durun…Bu havayolundaki ikram hizmetleri çok zayıf…Size ayağınıza giymeniz için çorap, gözünüze takmanız için gözlük vereceklerini sanıyorsanız yanılıyorsunuz…Hepsini yanınıza almadan çıkmayın evden…Bir de kan şekeri çabuk düşen birisi iseniz muhakkak yanınıza biraz bisküvi, ekmek vs alın. Aç kalacaksınız çünkü….

Havana’ya indiniz, Aeropuerto de Internacional Jose Marti’ye…Öncelikle para bozdurmanız gerekiyor. 1 Amerikan Doları=1 CUC (Convertibles Cubanos) olan parayı kullanacaksınız. Yanınızda götürdüğünüz EURO’ları bozdurun. İlk etapta 100 EUR yeterlidir. Taksiye binerseniz taksimetre açtırın, ortalama 15-20 CUC arası bir paraya Habana Vieja yani Eski Havana’ya, Vedado bölgesine ve Miramar’a gidebilirsiniz. Taksiler
genellikle eski, dökülüyor, eski Ladalar, Chevrolet’ler var ortalıkta…Üstü açık bir Chevy bulursanız şanslısınız, hemen atlayın…

Saç ördürme operasyonu

La Habana yani Havana üç kısımdan oluşuyor, iç içe geçmiş bu semtler; Habana Vieja (Eski Havana), Habana Centro (Orta Havana), ve Vedado bölgesi. Daha dışı ise otellerin olduğu Playa-Miramar bölgesi…Bu üç semt birbirine “Malecón” denilen bir kordon boyu sahil yolu ile bağlı, bu yol devrim öncesi inşa edilmiş, deniz doldurularak…Devrim öncesi Amerika’nın kumar, seks ve eğlence merkezi olan Küba’dan kalan mafya oteli Riviera’da burada, Melia Sol Habana’nın hemen yanında…

Rehber kitaplarınızda sizlere türlü gidilecek yerler tavsiye edilecektir, onların arasında benim gidip sizlere de mutlaka gidin diyeceğim yerler olacak. Öncelikle gidince kendinizi daracık Havana sokaklarına bırakmaya hazır olun…Malecón’dan geldiniz diyelim Eski Havana’ya…Plaza Vieja’da bıraktı sizi taksi…Hemen sağınızda el sanatları ve hediyelik eşyaların satıldığı pazarı göreceksiniz (Feria de Artesanias), dalın hemen ama hemen… Burada klavelerden tutun, buzdolabı süslerine, her türlü hediyelik eşyayı bulacaksınız, fazla pazarlık etmeyin derim ben, zaten birden fazla şey alırsanız fiyat düşüyor. Pazarda dolaşırken kızlar yanınıza gelip saçınızı incecik örmek isteyeceklerdir, isterseniz en az yarım saati gözden çıkaracaksınız, bir de saçınıza plastik süsler takarlarsa 15 CUC istiyorlar, yoksa 10 CUC’e halledebilirsiniz.

Jose Marti Uluslararası Havalimanı

Sonra meydanı arkanızda bırakarak sağa dönün ve tekrar sol yaptığınızda ünlü “Plaza de San Fransisco de Asis” e geleceksiniz. Burası iki farklı mimaride yapılmış çan kuleleri ile meşhur büyük bir meydan…Burada Mercaderes sokağından yürümeye başlayınca hemen Obispo sokaği ile birleştiği noktada otel “Ambos Mundos’’u göreceksiniz. Bu pembe iddiasız görünüşlü otel Ernest Hemingway’in 1930’larda 511 nolu odada kalarak “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” isimli eserini bitirdiği yer, odaya çıkıp görmeniz mümkün…Devam ettiğinizde ”Plaza de Armas” ‘a gelirsiniz. Vali ve Vali yardımcılarının kocaman ofislerini görüp devam edersiniz. Eski Havana’da “Camara Oscura”’ya mutlaka çıkın, Katedral Meydanı’nın köşesinde burası. Manzarası muhteşem… Plaza de La Catedral’de El Patio restorana uğrayıp en azından bir mojito için…Mojito, beyaz rom, limon suyu, şeker ve nane ile hazırlanan bir kokteyl….Gündüz de rahatça içilen, rahatlatıcı bir içecek…Veya “Cuba Libre” denilen 3 yıllık rom, Küba kolası Tu kola ve bol buzla hazırlanan içkiyi de deneyebilirsiniz. Mojito içilecek bir başka mekan da “El Floridita”. Ernest Hemingway’in mojitosunu yudumladığı bu mekan yüksek fiyatları nedeniyle genellikle boş ama görmek lazım elbette…

ImageLa Bodeguita del Medio Restoran

Havana’ya kadar gelmişken Devrim Müzesini, Kapitol’ü görmeden olur mu? Nerede peki onlar…Kolay, siz eski Havana’dasınız, El Floridita’nın önünden düz karşıya geçtiğinizde kocaman bir meydan göreceksiniz. Meydanın karşısında devasa “Hotel Inglaterra” yani İngiltere oteli tüm ihtişamıyla durur karşınızda…Ondan da önce Küba’nın milli kahramanı Jose Marti’nin heykeli, İnglaterra’nın ihtişamından aşağı kalmayan o mağrur haliyle…Solda Washington’daki Capitol Hill (Senato binası)’nın birebir kopyası olan Capitolio’yu görürsünüz…Üşenmeyin, İnglaterra’nın terasına çıkın ve bir mojito devirin…Tüm şehir ayaklarınızın altında, o güzel şehri bir kez daha görün, tadını çıkarın, 10 dakika bile olsa…Daha sonra  Bacardi binasının önünden geçerek Paseo del Prado caddesi üzerinden devrim müzesi (Museo de la Revolución)’a gelin. Müze 10’da açılıyor, 31 Aralık açık, 1 Ocak kapalı, çünkü devrimin yıldönümü 1 Ocak…3 katlı müzeye giriş 5 CUC, çantalar alınmıyor içeri…Çantanızı bırakacağınız ücretsiz bir emanet servisi mevcut…Müze’de Kolonyal çağlardan günümüze kadar Jose Marti, Che ve Fidel’e dair bir çok anı var…

Dans etmek ve müzik dinlemek için eski şehirde bir evin en üst katında Salsa dersi veren Dulce Maria Grubu’ndan Elsa Teyze ile görüşmelisiniz. Müthiş Kübalı müzisyenleri dinlemek için ise Miramar’da bulunan “Casa de La Musica”’ya gitmeniz gerekiyor. Giriş 5-20 CUC arası gruba göre ve müzik gece yarısı 12’den önce başlamıyor. Buraya gündüz 4 sularında giderseniz epey bir kar edersiniz, bir de matinesi var grupların, Küba’lılar için…

Havana Sokakları

Küba Mutfağı deyince aklınıza öyle çok bir şey gelmesin. Bol sarmısaklı ama yavan bir mutfakları var…Çoğu insan için yemek demek ya domuz, tavuk çevirme veya balık kızartması, yanında yavan bir beyaz lahana rendesi, domatesten oluşan salata, siyah kuru fasulyeli beyaz pilavdan ibaret…Et yemeniz zor, yeseniz bile tatsız, çünkü dana kesmek yasak. Devrim hükümeti 7 yaşına kadar tüm çocuklara günde 1 litre süt, 14 yaşına kadar da meyveli yoğurt vermeyi taahhüt ettiği için dana veya inek kesmenin hapis cezası var…Bu nedenle tercihinizi balık, deniz ürünleri, tavuk ve domuzdan yana kullanın derim…Güzel yemek isterseniz “Paladar”’larda yemeniz lazım, bunlar aslında maksimum 12 kişilik aile işletmeleri ama bu kural çoğu zaman ihlal ediliyor nedense …Öğle yemeklerinde “combinación” denilen karışık tabakları tercih ederseniz salata, tavuk ve pilavı 4-5 CUC’e yiyebiliyorsunuz. Güzel paladarlara örnek olarak “El Aljibe”, “La Fontana”, “La Cocina de Liliam” ve hemen Hotel Parque Central’e iki sokak uzakta “Dona Blanquita” yı önereceğim. Bunların bir kısmına taksiyle gitmeniz gerekebilir, rehber kitaplarınızdan bu restoranları bularak adreslerini önceden öğrenmeniz, hatta rezervasyon yapmanız gerekebilir, bilginize…

Coco Taksiler

Taksi demişken toplu ulaşım araçları ve taksilerden bahsedelim. Coco Taxi denilen turuncu minicik taksiler var, motorlu bisiklet gibi, iki kişilik. Bunlara binmeden evvel muhakkak pazarlık yapın…Üstü açık ya da kapalı 1950-59 model Chevrolet’ler, Plymouth’lar var bol bol, bunlarda taksimetre var çoğunda…Üstü açığını bulursanız
atlayın hemen, 20 CUC’e şehir turu yapabilirsiniz…4 kişi binebiliyor taksiye…Bir de eski püskü benzin kokan Ladalar, Peugeot’lar var, kapıları bile dökülen…Ama o taksilerin şöförleri çok yakışıklı çıkıyor bazen, denemeye değer…

Kübalılar ve turistler iki ayrı para kullanıyorlar, turistlerin kullandığı Convertible peso, Kübalılar ise Moneda Nacional kullanıyorlar. Sokakta kimseden para bozdurmayın…
Turistler sanki Küba’lılar iyi yaşasın diye var, Kübalılar da turistlerin girebildiği yerlere ancak turistlerle girebiliyorlar…”Jinetero” denilen gençlerin de amacı turistlerle gezmek…

Yoksulluk dizboyu ama herkesin ağzında birer puro, yüzlerinde birer gülücük…Siz de karışın aralarına, kol kola girin, şarkılar söyleyin, dansedin, hediyeler verin onlara…Sizin de kalbiniz Küba’da kalacaktır, tıpkı benimki gibi…

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Önceki Yazı

Lago di como – İtalya

Sonraki Yazı

Sürgün kente tren yolculuğu

OKUMA ÖNERİSİ