Dunyanin dibi neresi diye sorarlarsa hic dusunmeyin cevap acik; Lagos. Bu sehir tamamen kaybedilmis, insaniyla yapisiyla herseyiyle. Bir kaos sehri. Sanki butun sehir cinnet sinirinda yasiyor. Bunun baska bire ornegi oldugunu zannetmiyorum.
Aslinda inanilmaz guzel bir konumu var uc adacik ve anakara uzerine kurulmus, her adayi birbirine baglayan koprulerin sehri Lagos. Palmiyeler ve mango agaclarinin insan populasyonuna kafa tutacak olcude cok olusu dikkatinizi ceken ikinci unsur.
10 milyon Lagoslu ya ragmen hala yesilligini azda olsa korumayi becermis. Sehir o kadar buyukki 10 milyonun cok rahat 20 milyona olabilecegini gorebiliyorsunuz. Yesil olmayan her yerse siyah. Sokaklar, arabalar, evler, duvarlar. Her taraf. Yol kenarlari araba ve kmayon enkazlariyla, cop yigintilariyla dolu. Duvalara nemden ve kirden siyahla kahverengi renk hakim. Her taraf insan, koprualtlari, yol kenarlari, bos alanlar. Trafigin bu kadar kaotik oildugu her sehir gibi karinca misali motosikletler butun yollari kaplamis. Trafikte insanin cildirmamasi imkansiz. Cunku tek kural kuralsizlik.
Ama bunlari fazla dusunmuyorsunuz, cunku dusunmeniz ve hic bir zaman unutmamamniz gerekn tek kural, her an dikkatli ve tetikte olmaniz. Her an yolunuz kesilebilir ve soylabilirsiniz. Hava karardiktan sonra insanlar, ozellikle beyazlar bulundukari semti terk etmemeye calisiyorlar. Cunku aksam araba surmekle timsah dolu bir nehre atlamak arasinda cok fazla bir fark yok. ve dikkat etmeniz en azili haydutlarsa maalesef polisler. Insan boyle bir yere alisirmi? evet alisir. “Iki şık mevcut, ya nefret edersin, ya cok seversin, ben cok sevelerdenim” diyor Ingliz John Burrows.
Ilk kez 1995 yilinda gelmis Nijerya ya. O zamandan beri bu kaos icerisinde yasiyor. Insan alistikca gozune batmiyor diyor, gulerek. Gulusundeki kucumsemeyi hissedebiliyorsunuz. Evet bende o iki hafta kalip ‘bir daha gidersem iki olsun” diyenlerdenim.
Yarin ucagim kalkiyor ve ben evimne Akra’ya donuyorum…
Cok ama cok mutlyum.