Serra GÜRÇAY – İsviçre’ye gitmeyi düşünenlerin okumasında fayda gördüğüm ve sadece orada belli bir süre yaşamış birinden alabileceğiniz, rehber niteliğinde bir yazı…
İsviçre’ye gitmeden önce İsviçrelilerin hayat anlayışları konusunda biraz bilgi edinmekte yarar var. Bir ülkeyi ziyaret etmeden önce o ülke ile ilgili araştırma yapmak aslında her aklı başında gezginin düşündüğü bir şey. Fakat ne yazık ki genelde, bu tür araştırmalar sonucu, o ülkenin en iyi otelleri, görülecek yerleri, yemekleri gibi aslında önemli olmasına önemli… fakat allandırılıp pullandırılmış, bir reklam kampanyasını andıran bulgular çıkıyor karşımıza.
Aslında çoğumuz, gittiğimiz yere, sadece iyi yemek içmek ve eğlenmek için gitmiyoruz, diye varsayıyorum. Biz belli bir zaman süreci içinde o ülkede yaşamaya ve bir nevi kimlik değiştirip o ülkenin insanı olmaya gidiyoruz. Bu yüzdendir ki, çoğu gezi kitapları veya ülke tanıtan kataloglar, broşürler bana kifayetsiz geliyor. Ben aslında o iklimin, o kültürün insanını neyin farklı kıldığını görmeye gidiyorum ….Başka coğrafyalarda yaşamanın farklılığını veya benzerliğini öğrenmeye gidiyorum. Aslında benim yolculuklarım, neyi kaçırdığımı veya hangi yönlerle şanslı olduğumu görmekle ilgili.
Eğer seyahatlerle ilgili benim gibi düşünenler varsa, İsviçre’yi bir de benim gözümden tanısınlar…
Zengin ekonomisi, doğal güzelliğine rağmen İsviçreliler, intihar, alkol tüketimi ve uyuşturucu bağımlılığı açısından İskandinav ülkeleri ile başa baş gidiyor. Peki neden ? Ülkedeki tüm olumlu yaşam koşullarına rağmen insanları mutsuz eden ne ?
Yine insanlar…Eğer İsviçreliyi özetlemek gerekirse: dürüst, dar görüşlü, karamsar, sıkıcı, titiz, suskun, sağlıklı, sportif, tertipli, tutumlu, ağırbaşlı, bencil, çalışkan, eğitimli, içine kapanık, ukala, mükemmel, dindar, otoriter, resmi, kuru, kurallara sadık, yabancı düşmanı, milliyetçi, çok iyi kayakçı….diye devam eden birbiriyle çelişen özellikler çıkıyor karşımıza.
Özünde, İsviçreliler dağ kültürüyle yoğruldukları için “yeni” ve “yabancı” onlar için ürkütücü sözcükler. Sahip oldukları değerlere bu kadar sıkı sıkıya sarılan bir başka toplum daha bulmak çok zor. Zaten bu yüzdendir ki, Avrupa Birliğine girmeyi reddedip Avrupa’nın ortasında bağımsız küçük bir adacık olarak kalmayı tercih etmişler.
İsviçre’ye parlak, modern, gösterişli, sıra dışı, eğlenceli gibi kelimelere anlam bulmak için gidiyorsanız yanlış adrestesiniz, yol kısayken geri dönün. Bazı kaynaklara göre hava kararınca İsviçreliler yaşamayıp sadece nefes almaya başlıyorlar (gündüz de tek eğlenceleri kayak yapmak). Belki biraz acımasız bir yargı, sonuçta tüm İsviçrelileri aynı kefeye koymamak gerek, aralarında az da olsa yaşamdan zevk alan esprilileri de çıkıyor fakat bu son vasıflara sahip olanlar nedense yaşamlarının belli bir kısmını ülkesi dışında geçirmiş olanlar.
Diyelim ki İsviçre’ye gitmeye karar verdiniz. Bulabildiğiniz her Post-it’in üstüne
” Altın kural: Kurallara Uy ” yazıp görebildiğiniz her yere yapıştırın .Günlük hayatın her aşamasında, konulan kurallara uyarsanız en azından normal bir gün geçirebilirsiniz.
Süpermarket adabı
Süpermarkete gitmeden önce küçük çocuğunuzun en sakin anını kollayın veya en güzeli, o pusetinde uyurken siz de alışveriş yapın, çünkü gürültücü çocuklar hiç de hoş karşılanmıyor.
Eğer çocuğunuz illaki, şeker paketini açıp yemek istiyorsa, bir çok göz sizi incelemeye alacak ve bunlar ancak kasada açık şeker paketini de öderseniz rahatlayacak.
Eğer konuşulan dili çok iyi bilmiyorsanız, yakasında Frau Yildiz yazan kasiyer, size Türkçe yardım etmeyecek, aksine Türk olduğunuzu anlayınca sizin veya çocuğunuzun eline, çantasına daha bir dikkatli bakacak (bu konudaki teorim İsviçre’de Türk delikanlılar tarafından terk edilen çok sayıda İsviçreli kadın var ve öçlerini ancak böyle alıyorlar!!!).
Ev gezmesi ve komşuluğun oldukça zayıf olduğu İsviçre’de, bu sosyal açığı süpermarketler kapatmaya çalışır. İsviçreliler her gün alışverişe çıkar ve adet hesabı alışveriş yapar ; 1 maydanoz, 2 domates gibi…Bunun ana nedenlerinden biri her gün evden çıkmak, kasiyer veya komşuyla iki laf etmektir. Hatta eğer Migros’a süslenip püslenip gitmeye başladıysanız İsviçre’li olmaya başladınız diye de bir inanış vardır.
İsviçre’de eve birini davet etmek adetten değil, herkes kapı aralığında, market köşesinde, parkta sohbet eder. Bu sohbetlerin süresi, yaşla bağlantılı olarak artar, eğer yaşlı bir komşunuz varsa bir merhabayla yetineceğini zannetmeyin, sizin onu anlamadığınızı bilse de konuşur, konuşur ve konuşur… zaten önemli olan iletişim değil onun o günkü konuşma kapasitesini kullanmasıdır.
Otopark adabı: Kadınlar, sakatlar ve yaşlılar ayrıcalıklı !!!
İsviçre’de otoparklar birkaç bölüme ayrılır, en çarpıcı olanı da sakat park yerlerinin yanında yaşlı ve kadın park yerlerinin bulunmasıdır. Bu yerler tahmin edileceği gibi daha geniş park alanlarıdır .Kadınların ve yaşlıların iyi araba kullanmadığı İsviçre’de onaylanmıştır.İşin garibi, bu hiçbir İsviçreli kadını da rahatsız etmez, hatta kendilerine daha geniş park yeri ayrılmasının bir ayrıcalık olduğunu düşünürler.
Özellikle kapalı otoparklarda, arabanız çalışır durumda bekleme yapmak kesinlikle yasaktır. Yerine gireceğiniz arabayı beklerken kontağı kapatmanız gerekir, eğer kapatmazsanız birden bire hışımla bir İsviçreli gelir arabanızın içine dalar ve kontağınızı sizin yerinize kapatır, tabii yarım saatlik hava kirliliği, patlama riski, sorumsuzluk konusunda azar işitmekte cabası.
Eğer otopark ödeme kartını bir şekilde kaybettiyseniz işiniz çok zor !!! İsviçre, insan gücünün en pahalı olduğu yerlerden biri olduğu için otoparklarda çalışan insan yoktur. Her şey otomatik olduğundan, arabanızı dışarı çıkartmak için çok uğraşmak ve yetkili birini bulmak zorundasınız. Tavsiyem otopark kartınızı sağlam bir yerde muhafaza etmeniz.
Trafik
İsviçre’de araba kullanmak hem çok kolay, hem de çok zor. Her şey yine araba kullanma kurallarını bilmenize bağlı, zaten eğer AT’ye ait bir ülkeden gelmiyorsanız (büyük ihtimalle gelmiyorsunuz) İsviçre’de Türk ehliyetiyle en fazla bir sene dolaşabiliyorsunuz, 1 senenin sonunda sizi ehliyet sınavına sokuyorlar hem de sıfırdan (İstediğiniz kadar yahu ben 10 sene koca İstanbul’da kullanmışım şu avuç içi kadar şehirde mi kullanamayacağım deyin işe yaramaz).
İsviçre’de araba kullanmanın en kolay yöntemi yayalar ve bisikletlileri kral, kendini köle gibi görmek.Yayalar son anda önünüze atlar veya bisikletliler hiç bakmadan önünüze dalıverir. Tüm yayaların ve bisikletlilerin hayat sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır. Kendileri çok meşgul oldukları için, gözlerini arabalara ve yollara değil, sadece doğal güzelliklere dikerler, nasıl olsa arabayı kullanan enayiler yola bakıyordur.
Tabi öte yandan İsviçre’de yayanın hiçbir zaman sırtı yere gelmez, hele bir de çocuğunuz varsa… 3 yaşındaki kızınız sizin elinizi bırakıp yolun kenarından çiçek toplamaya giderse hiç kaygılanmanıza gerek yok, tüm arabalar zaten durmuştur !!! Yolun kenarında durmuş, ne tarafa gideyim diye düşünürken, trafik durmuş sabırla sizi bekliyordur. Siz de ayıp olmasın diye karşıya geçersiniz. İsviçre’de 3 yaşındaki çocuklar anaokullarına tek başına yürüyerek giderler (her mahallede okul var), yoldan geçen arabalar da dakikalarca o çocukların güle oynaya karşıdan karşıya geçmesini beklerler.
Burada araba kullanmanın bir başka adabı da, yolları önceden sular seller gibi bilmenin gerekliliği, çünkü sapacağınız yöndeki şeride önceden girmeniz gerek, son anda şerit değiştirmek Istanbul’a özgü. Bir başka ölümcül hataysa, inin cinin top oynadığı sokaklarda, ters yön gitmek.Bu konuda sizi gören her yaya, her araba ve hatta neredeyse her uçan kuş uyarır (daha önce bu konuda uyarıldığınızı bilseler de uyarmak bu memleketin milli sporu haline gelmiştir).
Çocuk Yetiştirme adabı
İsviçre’de kadınların en kutsal görevi çocuk yetiştirmek, çocuğu olup da tam gün çalışan annelere pek iyi gözle bakılmıyor.Çalışmaya devam edeceğini söyleyen hamile kadını psikoloğa yollayan bir ülke burası! Bu ülkede çocuğu ya anne ya da kreş öğretmeni yetiştirir, anneanne, babaanne, dadılara bu konuda ihtimas yoktur.
Kuaförlerin, postane, banka, restoran, araba tamirhanelerinin, spor klüplerinin, yani bir annenin gidebileceği her yerin çocuk oyun alanları vardır. Çocuk her yerde annesi ile birlikte hayatı paylaşır.
Paylaşmak deyince, evde ki işler sofra ve oda toplamak da buna dahildir..Bir İsviçre’li arkadaşımın dediği gibi “Sofraya paşa gibi kurulmuş benim ona hizmet etmemi bekleyeceğine, şimdiden 1 yaşındaki kızıma sofrayı toplatıyorum” demişti.
Genelde çocuklar otelde, restoranda veya gittikleri herhangi kamuya açık alanda pek gürültücü olmasalar da, diyelim ki gürültü yaptılar, oradaki yöneticinin gelip sizi hiçe sayarak çocuğunuzu azarlaması çok olası, çocuk ta olsa toplumsal kurallar çiğnenmemeli, yemekte uyuyakalmış İsviçreliler uyandırılmamalı !!!
Özellikle ilkokullar çocuğa daha şahsi ve nitelikli eğitim vermek amacıyla çok küçük sınıflarla eğitim veriyor, örneğin belli derslerde her sınıfta 5,6 kişiye yer veriliyor. Bunu sağlayabilmek için de günlük okul saatlerini bölüyorlar dersler arasında çocuk eve gidip geliyor ve öğlen yemeğini evde yiyor. Birden fazla çocuğu olan annenin işi çok zor, gün boyunca eve girip çıkan çocuklar ve boş vakti olmayan anneler. Hatta ortada dolaşan bir fıkraya göre: “Bir gün bir adam yaya kaldırımında yürüyen bir kadına çarpar ve mahkemeye çıkarlar, yargıç der ki: Ey kadın bu saatte mutfağında değil de sokaklarda dolaştığın için suçlu sen bulundun”.
Kara mizah gibi ama sanırım İsviçre’de kadınların ilk oy kullanma tarihini hatırlatmakta yarar var :1974
İsviçreliler ve Spor
İsviçre deyince ilk akla kayak geliyor. Gerçekten de İsviçreliler ana rahminden kayakla çıkıyorlar. 3 yaşında kayağa başlayan çocuklar, 4 yaşında sizin yanınızdan jet gibi geçip bir de üstelik, eğer iyi kayakçı değilseniz, sizi korkutup üstünüze kar topu atarlar. Hiç istifinizi bozmayıp, “ben sıcak ülkeden geliyorum, sizin gibi karlar içinde doğmadım” diyebilirsiniz ama sakın gaza gelip “sıkıysa gelin de denizde yarışalım”demeyin, çünkü büyük ihtimalle hepsi mahalle havuzlarında yüzme dersi almış, ve siz daha kolluklarla denize girme alıştırmaları yaptığınız yaşta onlar çoktan dalgıç kursuna başlamıştır.
Evet… İsviçreliler spor konusunu kafalarına takmış ve dolayısıyla da bu konuda çok başarılılardır. Dağlar, kışın kayakçı, yazın trekkingcilerle dolup taşar. Hafta sonları tüm aileler çoluk çocuk, dağa çıkıp bayır aşağı bisiklet (mountain bike), scooter yapar, veya en azından yürür.
İsviçreliler açık hava sporlarına çok meraklıdır ama spor salonları da dolup taşar. İsviçre’deki spor salonlarını gördükten sonra başka ülkedekileri beğenmeniz çok zordur. İsviçreliler spora olduğu kadar temizliğe de çok önem verirler. İsviçre’de kullandığınız her jimnastik aletini işiniz bittikten sonra alkolle silip temizlersiniz. Böylece 1 saatlik jimnastiğin 15 dakikası da temizlikle geçmiş olur.
İsviçre’de iş adabı
İsviçrelilerin iş konusundaki en güzel kuralı iş ve özel hayatı tamamen ayırmaktır. İş, İsviçreliler için sadece daha iyi yaşamak için bir araçtır. Hiç birinin özel bir hırsı yoktur. İşimi yaparım, paramı alırım anlayışıyla çalışırlar. İşte fazla zaman harcamak, fazla çalışıp fazla yorulmak İsviçrelinin anlamadığı şeylerdir. Buna rağmen İsviçrelilere iş konusunda sonsuz güvenebilirsiniz, eğer yapacağım dediyse muhakkak yapar. İsviçreli hiçbir zaman tutamayacağı sözü vermez. Üçkağıtçılık, yalan, dolandırıcılık İsviçrelinin anlamını bilmediği sözcüklerdir.
Bir İsviçreliyi en fazla randevunuza geç gelerek kızdırabilirsiniz. Dakikliğe çok önem veren İsviçreliler bu yüzden saat yapımında da bu kadar başarılıdırlar.
Eğer hala, İsviçre’nin kayak merkezleri, alışveriş olanaklarını merak ediyorsanız…. yanıldınız bu yazıda bu bilgiler yok, en yakın turizm acentasından bu bilgileri alabilirsiniz.
19 yorum
Kendimi İsviçre’de hissettim. Teşekkür ederim sayın yazar…
Yazdiklariniza hayran kaldim tamamen dogru tespitler malesef isvicrede yasadigimdan biliyorum.. türkiyede yasayanlarda burda bisey var zannediyo. Türkiye cennet cennet degerini bilin. Tabi yasamadan kimse anlamaz üstelik ben burda dogdum düsünün artik… en kisa zamanda cennet vatanima kavuscam insallah isvicre baselden selamlar dostlar
basel e taşınmama ramak kaldı neden tr ye dönmek istiyorsunuz acaba ?
Eşimin işi dolayısıyla 6 ay kadar Zürih’te olacağız şimdi 13 aylık bebeğim var ve onunla ilgileniyorum biz de oraya gidince ne yapacağız hiç bilmiyorum. ????????????
Merhabalar. Bizler de eylül ayında 5 arkadaş Zürih’ten başlayarak dolaşmayı düşünüyoruz araç kiralayarak. Ama okuduklarımız bizi oldukça tedirgin etti maalesef. Özellikle otopark ücretleri ürkütücü görünüyor. Tavsiyeleriniz olursa sanırım çok faydalanabiliriz. Şimdiden teşekkürler. Mutlu günler…
Kesinlikle ama kesinlikle kurallara uyun. Yinede ceza yeme ihtimaliniz çok yüksek. Farkında bile olmadan hata yapabilirsiniz. Hız sınırını aşmayın! Yol çizgilerine dikkat edin! Ters yöne girmeyin.! Kavşaklarda yol hakkına dikkat edin ve yayalara mutlaka yol verin! Bunlara dikkat ederseniz ucuz bir cezayla yırtarsınız. Ben 4 yıldır burdayım ödediğim cezalar boyumu aştı. Başka sorunuz olursa [email protected]
bende barcelonada yasiyorum ve basel e yerlesmeyi dusunuyordum ama bu yazi beni karamsarliga itii, isvicreye gitme sebebim sadece ve dadece parasi, burada para kazanmak imkansiz, orada ay sonunda ne kadar para biriktirme imkanim olur?
merhaba.Bir kaç konu hakkında fikirlerinizi almak için sorular sorabilir miyim?
neymiş türkiye cennetmiş… bunu savunan o kadar fazla gurbetçiyle karşılaştım ki… siz hangi türkiyeden bahsediyorsunuz ?… coğrafi ve kültürel açıdan şahane bir ülke orasına eyvallah ama söz konusu “YAŞAMAKSA” fırsatım olsa varya tereddütsüz arkama bakmadan uçarak giderm isviçreye. lügatlarında gelecek kaygısı diye bir şey olmayan insanların arasında olmak paha biçilemez bir duygu olsa gerek !
çok kısa bir hikaye türkiye cennetmiş 😀 mevsimi öyle ama insanları hukuku ve yönetimi tam 1 cehennem :@
Modern köle ülkesi. Bir yigin ödeme kagidi sizi bekler. Calistigini vergi, sikorta parsi olarak tekrar devlete ödersin. YaBancilar ikinci sinif biz Türklerde ücüncü sinif muamelesi görürüz. Okullarda cocuklarimiz kücük bir basarisizlikta pisikologa gönerirler. Bunlarda cocugun siviline islenir taaki meslek hayatina kadar. Meslek yapmak isterseniz binlerce sirkete mektup yazmaniz lazim taaki buluncaya kadar. Kardesim Türkiyenin suyumu cikti buraya felan gelmeye kalman bin psman olursunuz pisikolojiniz bozulur hayatiniz darma dagin olur. Aman deyim..
3 sene önce kesin dönüş yaptım isviçreyi çok özlüyordum burada karşıma çıkan birçok sorunu isviçrede olsaydım şu olurdu bu olurdu diye özlemimi büyüttükçe büyüttüm gel görelimki yılbaşında 10 günlük isviçre ziyaretim herşeyi bir anda değiştirdi gri ve karanlık kalıplarının dışına çıkamayan bir ülke!herkes bunalımda insanlar mutsuz ayarı yapılmış saat gibilermiş…bunu farkettim ve memleketimde yaşadığım için çok mutlu oldum 🙂
Kuralcı ve insan haklarına önem veren biriyseniz bence İsviçre yaşanılabilir ülkelerin başında geliyor. Trafik kurallarına uymak, insanlar hata yaptığında uyarmak, hırs için değil de yaşamak için çalışmak, dakik olmak ve kendine de vakit ayırmak… bunlar tam bana göre değerler ve bence olması gerekenlerdir. Bizim ülkemiz hakikaten çok güzel. Fakat kendi elimizle mahfediyoruz. Hes’lerle doğayı yok ederken, birileri para kazansın diye rant uğruna ormanları yakıyoruz. Trafikte kural tanımaz insanlar, 3 kuruş fazla kazanmak için çocuk işçileri sigortasız çalıştıran firmalar, işçi güvenliğine verilmeyen önem, her an yan baktın diye döğüşmeye ve patlamaya hazır insanlar, kadın cinayetleri ve tacizleri… Din sömürüsü de cabası
Bazi kisimlarini cok fazla abartmissiniz. Benim cocuklarim hic uslu degil ama hic bir zaman hic bir yerde azarlanmadilar. Aksine ben kizdigim zaman bana yapmayin problem drgil onlar daha cocuk diye ikaz ettiler. Buradaki saygi ve kurallar turkiyede de olsa keske. Gerci kural var turkiyede ama uyan yok 🙂 kesinlikle saygi da fazlasiyla ondeler ben buraya ilk geldigimde kendimi prenses gibi hissettim. Yolda hic tanimadiklarin sana gulumser selam verir. Gulumseyen insanlari gordugunuz xaman keyfiniz yoksa bile yerine gelir. Komsularim ve arkadaslarim cok cok iyiler. Her zaman her konuda yardimci olmuslardir. Birazda insanin ne istedigine bagli burda yasayabilmesi..
Calisma musadesinden kimse neden bahsetmemis acaba birde bundan bahsetseniz cok sevinirim
Ben isvicrede dogudum ve yasiyorum. Evet kurallara uymaniz gerekiyo ama yazdiginiz kadar abartili degil. 10 senedir araba kullaniyorum ve ciddi hic bir ceza almadim. Cocuklarim hic de uslu degil ama hic kötü bakislar üstümde olmadi. Bir cok kasier türk var ama onlarda, bende türkce konusmakdan oldukca memnunuz. Komsularim hepsi isvicreli hepsi güler yüzlü ve yardim sever.
Sokakda yürürken tanisanizda tanimasanizda, size Günaydin/Merhaba derler.
Bi insan alisverise gittigi otopark kartini neden kaybederki?! Kaybederseniz’de her ödeme otomatinda arama dügmesi var, orayi arayip hemen bi görevlinin gelmesini istegebilirsiniz.
Belediyeye giderseniz her isiniz hemen cözülür, fotokopi’yi disarda halledip gelmeniz gerekmez onlar sizin icin yaparlar.
Cocuklar 3 yasinda ana okuluna baslamazlar!! Dört yasini dolduran cocuklar baslar ana okuluna. ve bizim köyde bütün siniflar ana okulundan 9. sinifa kadar en az 20 ksilik siniflardir!! Evet öglen eve gelir cocuklar, ya anne/baba evdedir veyaz bakici. Kreslerde coktur cünkü calisan anneler de coktur. Hic bi kimse size calisiyor diye kötü bakmaz, ilk defa sizde duyuyorum cok sasirdim!!!! Genelde anneler tüm gün degil part-time calisiyolar. Ben mesela %60 calisiyorum haftanin üc günü calisiyorum diger günler evdeyim, bakicimda annem.
Ben bir yabanci olarak Burda okula gittim, cocuklarimda Burda okula gidiyor. Yabanci düsmanlari tabi vardir ama cok sükür biz hic denk gelmedi!! Bunu her Zaman sikayet eden olur, ögretmenlerin yabanci düsmani oldugundan, bence ailelelerin bahanesi. Ögretmenle iyi bi iletisim kuramazsan, veyaz cocugun basarili degilse, kurallara uymuyorsa, yapacak bir sey yok. Ögretmen napsin!
Dikkat ederseniz kadin park yerleri genelde kapiya en yakin konumundadir, olabilcek tehlikeli durumlarin en aza indirilmesinden dolayi. Gece bi kadinin otoparka park ettimi kapiya yakin olmasi ve otoparkda yanliz olmamasi taciz olaylarini aza indirir. Özürlü park yerlerini özürlü olmayan kimse kullanmaz, tüm otopark dolu olsa bile. Bence cok güzel bir davranis.
Her ülkenin kendine özgü kurallari yasama kosullari vardir. Evet isvicrede yasamak istiyosaniz kurallarla yasamayi bilmeniz lazim.
Bayan kuaförüyüm oraya yerleşeceğim tavsiyenedermisiniz
Birçok insan ciddiye alıp cevap vermiş ama ciddiye alınıp cevap verilecek yazı bile değil.
Merhaba arkadaşlar, yorumlarınızı okuduktan sonra bende katkıda bulunmak istedim. Öncelikle İsviçre sistemi Merkantalizm denilen kapitalizmin son aşaması olan olan bir sistemdir, ve devlet bir özel şirket halkta müşteridir. Konuyu açmadan önce ben İsviçre vatandaşıyım eşim 100% isviçreli, ailem ve arkadaş çevremin bir kısmı İsviçreli. Size başımdan geçen ve ispata dayalı görüp duyduğum ama burda malesef asla konuşmadığımız olaylardan bahsedeceğim. İsviçrenin doğası güzeldir ama İtalyanın Aoste, Fransanın Savoi bölgeleri(İkiside İsviçre sınırında) daha güzel ve farklıdır, alp dağları ve onun güzelliklerinin %80 de İsviçrede değil bu 2 ülkededir; Montblanc dağı gibi. İsviçre denizi olmadığı halde dünyanın en büyük gemi filosuna sahip, dünyaya barış ve huzurun hakim olduğu, mutlu insanların yaşadığı zengin ve düzenli bir ülke imajı veren 4 büyük ülkenin arasında kurulmuş 4 resmi dili olan kantonların farklı tarihlerde katıldığı, özellikle fransızca konuşan kantonların 19.yy. da katıldığı 9 farklı ırktan oluşan, madeni(aslında tuz madenleri var), tarımı, petrolü olmadığı, çokta eğitimli olmadıkları halde bu küçük nüfusun Alpler ve Jura dağları arasında izole bir hayat yaşarken nasıl bu kadar zengin olduğunu düşünür ama asla cevap bulamazsınız. İsviçre dünyanın en büyük aktiflerine sahiptir, Amerikadan bile büyük. Bunun amacı ihtiyaç durumunda Amerikayı ekonomik olarak çökertmektir. Tarafsız bir ülkedir ama İran, Küba vs. gibi ülkelerde Amerikan temsilcilikleri bulunmaz, Amerikanın çıkarlarını İsviçre konsoloslukları savunur, Amerikan vizesi verirler; tıpkı Kızım Olmadan Asla filmindeki gibi İrandaki Amerikalıların temsilci ve yardımcısı İsviçre devletidir. Nerdeyse her şehrin en güzel ve merkezi yerinde Sinagoglar varken, minare vs. yasaktır, ayrıca büyük şehirlerde girişi saat 8’de bariyerle kapanan yahudi mahalleleri vardır. Silah, ilaç, değerli maden, bankacılık, saat ve sigortacılıkta ya bir numara yada en büyüklerdendir. İsviçre vatandaşlarının nerdeyse tamamında silah vardır, sabıka kaydıyla 50 frank verirsiniz polisin verdiği belge ile aynı gün 3 taneye kadar silah alabilirsiniz mesala keleş 670frank, aynı belgenin kopyasıylaysa 2 yıl boyunca mermi alırsınız dükkanlardan veya internetten. 1000 adet 9 mm 170frank. Ama sizin ve askerlerin kullandığı mermiler eğitim fişeğidir çoğu bilmez, yani 30 atışla anca yaralarsın. Hafta sonları disko önlerinde uyuşturucu ve alkolden kamuoyunun içinde yatan üniformalı asker silahını evinin bodrum kilerinde ski kıyafetleri için askı olarak kullanırken polis iş çıkışı silah ve üniformasını iş yerinde bırakır çünkü ondaki gerçek mermi devlet ona güvenmez, işin aslı kimse kimseye güvenmez. Size 2. bölümde birazda genel olarak vatandaşın hayatı ve bireylerin ekonomisi hakkında bilgi vereceğim.
Yorumlara kapalı