Küçük bir ülkenin küçük bir kenti

3 dk okuma

Brugge… Küçük bir ülkenin küçük bir şehri, belki bazılarına göre kasabası. Ama kesinlikle kendi ruhunu ve farklılığını hissettiren bir yer. Ortaçağdan kalma evleriyle, bira çeşitleriyle, çikolataları, dantelleri, faytonları ve insanlarıyla farklı Brugge. Şehir Belçika’nın Dutch konuşulan kuzey bölümünde yer alıyor, tam olarak ise kuzey batısında Kuzey Denizine çok yakın. Brugge ismi eski “Bryggja” isminden geliyor ki eski dilde bu karaya çıkma aşaması anlamına gelirmiş. Özellikle İskandinav ülkeleriyle ticarette önemli bir şehir olmuş hep. Dokuzuncu yüzyıldan beri Brugge ismi hep paralarda yer almış. Onbirinci yüzyılda ise Avrupa’nın ticaret merkezi haline geliyor Brugge. Bu dönemlerde yaşanan seller ve coğrafi değişiklikler yüzünden şehrin denizle bağlantısı bir iki kanal dışında kesiliyor. Bugün, şehir merkezi Kuzey Denizi kıyısında bulunmamasına rağmen, denize yakınlığı nedeniyle hala bir liman kenti olarak anılıyor. Ama içinize çektiğiniz havada ve şehri ikiye ayıran nehrin kıyısına oturduğunuzda kendinizi denize zaten çok yakın hissediyorsunuz. Bir de özellikle turistlerin çokça yediği moscle yani midye tavayı görünce deniz yanı başınızda gibi… Zaten fazla büyük olmayan Belçika’da Brugge’dan trenle 1-2 saat içerisinde Brüksel, Gent ya da Antwerpen’e ulaşmanız da mümkün.

Belçika denince akla ilk gelenlerden biri Avrupa Birliği’dir hep, ya da çikolata… dantel… orijinal devlet yapısı… Ama benim için artık bira ! Restorantların çoğunda önünüze içecekler daha doğrusu biralar için farklı bir menü geliyor ki yanınızda bu işi bilen biri olmazsa işiniz biraz zor. Belçika’da her şehrin ya da kasabanın kendi yaptığı bira çeşitleri ve bir de ulusal biraları var ki toplam sayı Brugge’da 500’ü geçiyor!! Meraklıları için ayrıca Brugge’da iki bira fabrikası (bewery) var gezebileceğiniz. Ve sonunda yapılan biraları tadabileceğiniz! Bunlar Brewery De Halve Maan ve Brewery De Gouden Boom. Brugge zaten çok büyük bir yer olmadığı için bu yerleri bulmanız çok kolay. Zaten Belçikalıların çoğu dört dilde (Dutch, Fransızca, Almanca ve İngilizce) anlaşabildiklerinden bunlardan birini biliyorsaniz dil problemi çekmeyeceksinizdir. Nehir kıyısı boyunca parklarda yürüdüğünüz zaman tam bir panaromik Brugge turu yapmış sayılırsınız. Ya da Venedik’teki gibi kanallar arasındaki küçük bir tekne turuyla Brugge’u gezmeniz mümkün.

Tekrar biralara dönersek… =) Biralar tadına, rengine, aromasına, alkol oranına, bazen de içtiğiniz bardağın özelliğine göre farklılaşıyor. Rengine göre olan çeşitleri blanche, blonde, dark, brown, red, golden, amber diye sürüp gidiyor. Blanche en farklı olanlardan biri, limonlu beyaz bira… Bunu tadmak isterseniz bir gün Hoegaarden Blanche önerilir! Jupiler, Duvel, Palm ve Leff en iyileri bana gore ve farklı renklerini bulmanız mümkün bu markalarin. Duvel ise en güçlü biralardan biri, %8.5 alkol içeriyor. Bir de aromasına gore ayrılan biralar var ki bunlardan da şeftali tavsiye edilir! Diğer çeşitleri ise frambuaz, elma, çilek, vişne vs…

İçerken en fazla eğlenebileceğiniz bira çeşidi ise Kwak! Tahta bir kutunun içerisinde gelen bardaktaki birayı bu tahta kutudan içiyorsunuz, sonuna doğru yaklaştığınızda ise altta biriken hava yüzünden tam içerken bardaktan �KUVAKK’ diye bir ses çıkıveriyor ve altta kalan bira aynen yüzünüze sıçrıyor. Bu sıçramanın şiddeti birayı ne kadar hızlı içtiğinize bağlı ama çevrenizde çok fazla kişi yokken denemeniz etrafınızdakilerin size kahkahalarla gülmesini engelleyebilir.

Biralar hakkında daha fazla bilgi için http://www.beermania.be/ sayfasını ziyaret edebilir hatta buradan Belçika birası (Kwak da dahil) siprariş edebilirsiniz.

Tabi bu biraların yanında Belçikalıların üzerine basa basa bizim icadımız dedikleri Belgium Fries yeniliyor! Sakın ha French Fries demeyin çok bozuluyolar bu söze!!

Brugge’da biranızı içmiş sokaklarda gezinirken her yerde nefis waffle kokuları geliyor… Tabi bir de dayanilmaz çikolatala kokuları… Özellikle Christmas ya da Easter zamanına rastgeldiğinizde çikolata mağazalarının vitrinlerinde çok farklı dekorasyonlar görmeniz mümkün. Beyaz, siyah, sütlü, meyvalı, fındıklı… çikolatalardan yapılan heykeller ve dekorasyonlar insanın iştahını kabartıyor. Çikolatalarında çok fazla çeşidi var dememe gerek yok sanırım ama benim tattığım en lezzetlisi Cote D’or Bouchee !!! Süper!

Bisikletin en önemli araç olduğu dar sokakları, meydanları, tuğla evleri, kiliseleri, sadece müzik amaçlı kuleleri (Bell-free), çikolata kokulu parkları ve yağmurlu gri havasıyla Brugge, Belçika’ya gelen turistlerin en gözde mekanlarından biri. Yine de yanlız kalmak isterseniz kalabalıktan uzakta, sokaklardaki tüm cafeler, sanat müzeleri ve sergiler size çok yakın. 2002 senesinde Avrupanın kültür şehri seçilen Brugge’a yolu düşeceklere söylenecek tek bir şey var, aman dikkat alkolik olmayın!

Gezilecek görülecek yerler, ulaşım ve hotellerle ilgili daha fazla bilgi için: www.brugge.be

Berna HOROZOĞLU

Önceki Yazı

Barselona ve Özgürlük

Sonraki Yazı

Köln’den selamlar

Kentler son yazılar

Pamplona Sokaklarında

Twitter, Facebook ve hatta cep telefonlarından önce, dünyayı radyo, gazete, ansiklopedi ve kitaplardan öğrendik. Ernest Hemingway

Başka Şehirler

Remzi Gökdağ’ın yeni kitabı Başka Şehirler, E Yayınları'ndan çıktı. Keşfetme merakımızı irdeleyen, gerçekle düş arasında uzanan

Başka şehirlere zaman yolculuğu

Keşfetme merakımızı irdeleyen, gerçekle düş arasında uzanan yolculuklara zemin hazırlayan kitapta mekânlar insanları, insanlar mekânları anlatıyor.