Dünyanın öbür ucunda Atatürk'e layık bir restoran

Duvarda Atatürk, elinde rakı kadehiyle büyük bir çerçevenin içinde dolu dolu gülümsüyor. Başınızı çevirdiğiniz her yer Atatürk fotoğrafları, Türkiye posterleri, Türk bayraklı balonlarla süslü. Masalarda mercimek çorbasından beytiye, etli pideden baklavaya ve ince belli bardakta tavşan kanı çaya, memlekete dair her şey var. TV ekranı, en son müzik klipleriyle Türkiye ezgilerini tropik havaya saçıyor. Oysa memleketten, bırakın kuşu; “Boeing uçuşu” 10 saat ve 10 bin kilometre mesafedeyiz!

Mekanı “eşsiz” kılan, önce haritadaki yeri: Tayland’ın cenneti Phuket adasında, “cennetin cenneti” Kata Plajı bölgesinde, fuzuli turist kalabalığından biraz uzakta, cangılın yeşilinin ortasında, palmiyelerin yanında bir Türk restoranı burası.

Ama onu dünyanın hemen köşesinde karşınıza çıkabilecek Türk restoranlarından ayıran bir şey daha var: Adını Atatürk’ten alıyor.

Daha doğrusu Kemal Atatürk’ün adının sık rastladığımız kısaltması K.Atatürk, burada plaj kasabasının adı Kata ile Atatürk’ü birleştirmiş ve KATATÜRK restoran olmuş!

“Hayatta ölmeden muhakkak görülmesi gereken yerler” listesine gönül rahatlığıyla dahil edeceğimiz muhteşem Tayland kıyılarında balık olup çıktıktan sonra bir akşam yürüyüşünde, “Turistik yerlerden gına geldi, ahali nasıl yaşıyor?” keşfinde yolu uzattığımız bir akşam keşfettik Katatürk Restoranı.

Çölün ortasından vaha gibi çıktı karşımıza!

Tabelasında Katatürk adı, Ata’nın imzasıyla yazılmış. Meşhur siluetiyle Atatürk tabloyu tamamlamış. Restoranın önünde, Atatürk siluetine yakın bir yerde ise Müslüman turistleri cezbetmek için “Halal Food” (helal yiyecek) damgası selamlıyor bizi.

İçeride “Efe Rakı” posterleri, orada yaşayan esnaftan olduklarını sonradan öğreneceğimiz birkaç Türk müşterinin kadehi, memleketten binlerce kilometre ötede anason kokusunu eşsiz bir parfüm gibi taşıyor burnumuza.

Ege kıyılarından Tayland’a…

Restoranın aşçısı ve de iki ortağından biri olan Çetin Demirci ile hemhal oluyoruz anında. Onda, Robert de Niro’nun gençliğinin “Last Taycoon” filmindeki siması var. Saygılı, candan, bilgili, güler yüzlü bir genç arkadaş. Kaderin rüzgarı Ege kıyılarından Asya’ya atmış. Bangkok’da çalıştıktan sonra bu huzur adasına dümeni kırmış ve ortağıyla Katatürk Restoranı açmış. Allahın Taylandı’nda, alıştığınız rakı-balık muhabbetini her şeyiyle yaşatan bir mekan burası.

Ailecek, İstanbul’daki makul bir esnaf lokantası fiyatına, gayet lezzetli Türk yemeklerini, tabii ki buranın malzemesi ve damak tadıyla da hafif şekillenmiş olarak yiyip, üstüne nefis bir baklava götürüp, Atatürk silueti basılı fincanlarımıza Türk kahvemizi içip Çetin kardeşimizle (fotoğrafta sağ başta) derin sohbete dalıyoruz.

Bize, değme tur rehberine taş çıkartacak güzel bilgiler veriyor. Adadaki sosyal hayattan memleketin siyasi manzarasına kadar her konuda “bilgiçlik yapmadan” bilgilendiriyor. Belki de Pukhet’in en güzel günbatımını seyredeceğimiz popüler bir Tayland restoranı için “araya adam koyup” bize masa bile ayarlıyor.

Tertemiz bir mekan… Türkiye’yi ve Türk mutfağını “on puanlık” temsil eden genç bir işletmeci… Adada yaşayan Türkleri derbilerden milli maçlara ve bayramlara kadar her vesile ile buluşturan bir “ortak payda”… Adeta şapkadan tavşan çıkarıp, “Yok yahu o kadarı da olmaz” diyeceğiniz Türk yemeklerini, mezelerini bile menüye sokan bir çaba, işine bağlılık…

Atatürk’ü doğru anlamak

Atatürk, cumhuriyeti gençlere, gençliğe emanet ettiğini söylememiş miydi? Kimisi memlekette, kimisi dünyanın en uzak köşelerinde emaneti el üstünde taşıyorsa, “gönüllü Türkiye elçisi” gibi çalışıyorsa onları ayakta alkışlamak farz değil mi?

Biz de hem Çetin’e, hem de tanışma imkanı bulamadığımız ortağı Tekin Bey’e içimizdeki “Yılın Atatürkçüleri” ödülünü canı gönülden verip Kata Beach’in altın kumlarına ve yeşil-mavi sularına dönüyoruz.

Phuket’e, Kata Beach’e yolunuz düşerse Katatürk’e muhakkak gibin. Mutlu olursunuz. Çünkü Atatürk’ü böyle doğru anlayan ve önce kendi işini çok iyi yapan insanların sayısı arttıkça, yarından yana hala umut var demektir.