Seden Sezer – Moskova’ya ilk geldiğimde anladım ki ilk olarak metroyu nasıl kullanacağımı öğrenmeliyim. Çünkü, bu büyük şehirde bir yerden diğerine ulaşmanın en ekonomik, en hızlı ve en rahat yolu yeraltından geçiyor. Ancak bilmediğim birşey vardı ki, o da metro istasyonlarının beni ne kadar şaşırtacağı. Özellikle Kaltsovaya Liniya yani kahverengi hat üzerindeki istasyonlar ve merkezdeki birçok istasyon müzeden ya da bir sanat galerisinden farksız. Zaman içinde Moskova’da değişik yerlere gittikçe, bu yeni istasyonları keşfetmek bana ayrı bir keyif vermeye başladı. Araştırdıkça bu istasyonlar hakkında beni çok etkileyen bilgiler öğrendim.
Tarihi özellikleri ve güzelliğinin yanısıra Moskova Metro’su, trafiğin yoğun olduğu bu şehirde bir kurtarıcı da oluyor. Eğer trafiğin ortasında sıkıntılı saatler geçirmek istemiyorsanız “M” yazan bir kapıdan içeri girmek yeterli olacaktır. Moskova metrosunu, hergün yaklaşık 8 milyon insan kullanıyor.
Fakat bu büyük, kullanışlı ve güzel ağ bir seferde karar verilip yapılamaz. İlk olarak devrimden önce gündeme gelir. Balinskiy 1902 yılında bir metro projesi hazırlar, ancak proje hem şehrin görünümünü bozacağı, hem de tarihi binalara zarar vereceği gerekçesiyle engellenir. Bu proje ilk defa gündeme geldiğinde yerel bir gazete, “Rus halkının Moskova’da değerli gördüğü herşeye yönelik, insanı sersemleten, utanmazca bir tecavüz” olarak yorumlar. Elbette o zamanlar, Moskova Metrosunun, ulaşımın temeli olacağı ve milyonlarca insan tarafından kullanılacağı tahmin edilemez.
Ancak 1912 yılında Knorre isimli bir mühendis metro projesi ile ilgilenir. Bu defa da 1. Dünya Savaşı başlar, ardından devrim olur ve Moskovalılar metroya bir kez daha kavuşamazlar. Şehrin bu metroya ihtiyacı vardır ve sonunda 1931’de, Stalin döneminde metro projesi kabul edilir. Metronun yapım görevi Nikita Kuruşçev ile Lazar Kaganoviç’e verilir. Sovyetler Birliği’nin dörtbir yanından erkek ve kadın işçiler getirilir. Ayrıca Kızıl Ordu ve Kominist Gençlik Birliği’nin (Komsomol) 13 binden fazla üyesi de metro yapımına katılır. Onların anısına Kaltsovaya Liniya üzerinde Komsomolskaya isiminde bir istasyon bulunmaktadır.
İlk olarak, Sokolniki’yi Park Kulturi’ye bağlayan Sokolichneye hattı açılır. 11.6km’lik hattın yapımı 1935’de tamamlanır ve ilk 13 istasyon Mayıs ayında açılır. Bu hattın yapımında çalışanlara madalyalar verilir, çok büyük önemi olan Lenin Nişanı ile ödüllendirilir. Bunu takip eden dört yıl içinde inşaat hızla devam eder, 1939 yılında 1 milyondan fazla yolcuya hizmet veren 22 istasyon açılır.
Metro istasyonlarının iç dekorasyonlarında SSCB’nin en iyi sanatçıları görevlendirilir. Bunların çoğu devrim, Sovyetler’de yaşam, ulusal savunma gibi temaları işler. Moskova Metrosunda gezilmeye değer birçok istasyon bulunmaktadır. Sanki herkese açık bir müze gibi. Bu istasyonları gördükçe, metro benim için sadece ulaşım amaçlı kullanılmaktan çıktı ve bu istasyonları daha bilinçli gezmeye çalıştım.
13 Mart 1938 yılında, tasarımı Duşkin’e ait olan Ploşçad Revalyutsi (Devrim Meydanı) istasyonu açılır. Ana salonunda mermer kaplı kemerler, kemerlerin iki yanında Matyev Manizer’in yaptığı gerçek boyutlardaki bronz heykeller yer alır. Bu heykellerde Kızıl Muhafızlar, işçiler, denizciler, sporcular, çiftçiler, kadınlar sosyalizmin öncüleri ile birlikte betimlenir.
Gorkovsko-Zamoskvoretskaya hattının en önemli istasyonu olan Mayakovskaya, aynı zamanda 2. Dünya Savaşın’nda sığınak olarak da kullanılır. New York Fuarında Büyük Ödül alan istasyonun tavanını sanatçı Deyneka’nın mozaikleri süsler. Ana salonu paslanmaz çelik ve mermer sütünlar destekler. Mozaik panolarda Sosyalist ülkenin bir günü anlatılır. Sırasıyla sabah saatlerini anlatan aydınlık ve açık renklerden başlar, ortaya geldikçe, geceye doğru koyulaşarak devam eder ve sonra tekrar gündoğumuna doğru gider. Aynı zamanda ünlü şair Vladimir Mayakovski’nin bir heykelinin de bulundığu istasyon, adını bu şairden alır.
2. Dünya savaşı sırasında ve sonrasında savaş temaları öne çıkmaya başlar. 1943 yılında, henüz 2. Dünya Savaşı devam ederken açılan Novokuznetskaya metro istasyonu gibi. Mimarları Vladimir Gelfreyh ve İgor Rojin olan Novokuznetskaya’nın duvarlarındaki firizlerde Minin, Pojarski, Mareşal Kutuzov gibi savaş kahramanları tasvir edilir. Sanatçı Nikolay Tomski’dir.
Bazı istasyonların dekorasyonlarında halkı teşvik amacı gözetilir, 1940 ve 50’lerde yapılan çoğu istasyonda Sovyet rejminin erdemleri üzerinde durulur. Teatralnaya’daki (1940) tavan panallerinde, Sovyetler Birliği’nde yaşayan farklı kültürler ulusal giysileri ile resmedilir, Sovyet Cumhuriyetleri’nin sanatları methedilir.
Sade ve zarif çizgilere sahip, tasarımcısı Duşkin olan Kropotkinskaya istasyonunu adını Prens Pyotr Kropotkin’den alır. Zistasyonların yer üstündeki tasarımları bile propaganda amaçlı yapılır, Arbatskaya istasyonunun girişinin Sovyet yıldızı şeklinde olması gibi.
50’li yıllarda açılan Kaltsovaya Liniya hattı, Moskova merkezini halka şeklinde çevreler. Moskova metrosunda bazı istasyonlarda farklı metro hatlarına iki ya da daha fazla aktarma yapılabilir. Bu istasyonlardan biri olan Novoslobodskaya metrosu 1952 yılında açılır ve ana salonun tavanında ressam Korina’ya ait görülmeye değer “Tüm Dünya Barışı” temalı mozaik yeralır.
Yine Kaltsovaya Liniya üzerindeki Beloruskaya (1952), adını yakınındaki tren istasyonundan alır. Kır manzaralı mozaikler ve Beyaz Rusya’ya özgü halı desenleri ile süslenmiş zemin ilgi çekicidir. Kievskaya (1937-1954) istasyonundaki mozaiklerde tarımdaki bolluğu kutlayan sağlıklı, mutlu köylüler ve Rusya ile Ukrayna arasındaki dostluk betimlenir.
Sovyet anlayışında spor başarıları çok önemlidir. Park Kulturi (1935-1949) istasyonunda Sergey Rabinoviç’in ikiz temaları bu başarıları anlatır. Buzda paten kayanlar, satranç oynayanlar, dans edenler ana salonda, nişler üzerinde mermer rölyeflerdeki madalyonlar üzerinde resmedilir.
Komsomolskaya’da ise gülpembesi mermer sütunlar ve Yevgeni Lanseray’ın kahraman metro işçilerini gösteren İtalyan çinili panelleri bulunur. İstasyonu ünlü mimar Aleksey Sçusev tasarlar ve Pavel Korin’e ait askeri resmi geçitleri ile tarihteki ünlü Ruslar’ı anlatan altın mozaikler yeralır. Bu istasyon da New York Dünya Fuarı’nda ödüllendirilir.
Metro istasyonları Moskovalılar’a sadece ulaşımda hizmet vermez. İlk yapılan istasyonlar, savaş sırasında sığınak olabilecek şekilde tasarlanır. 1941 yılında Alman askerleri Moskova yakınlarına geldiğinde, Mayakovskaya metro istasyonu karargah olarak kullanılır. Kızıl Ordu’nun cepheye gitmesinden önce Stalin bu istasyondaki merkez salonda genarallere seslenir. Çistye Prudi istasyonu ise 2. Dünya Savaşı sırasında Genel Kurmay Karargahı olarak kullunılır. Stalin ve danışmanları ilk saldırı planlarını burada yaparlar.
Bunun dışında, metro raylarının, istasyonların yapım çalışmalarının, tarihleriyle, fotomontajlarıyla sergilendiği Metro Müzesi Sportivnaya istasyonunun üzerinde yer alır. Sinyal noktaları, bilet gişeleri, tren ve asansör modelleri, aslına uygun yapılmış bir makinist kabini ve 1935 yılında satılan ilk bilet de bu müzede sergilenir.
Moskova’da görülebilecek onlarca müze, park, tarihi mekan olmasının yanısıra, oralara ulaşımımı sağlayan metronun da en az onlar kadar güzel olduğunu görmek bende hayranlık uyandırdı. Zaman zaman kitabımı alıp, bir metro durağında oturup, gelen geçeni seyrederken zamanın nasıl geçtiğini anlamam. Bazen duvardaki bir mozaiğin, bazen de bir sütuna yerleştirilmiş heykelin ayrıntılarında kaybolurum. Moskova Metro ağı tarihi ve güzellikleri ile, her daim açık bir müze gibi farkedilmeyi bekliyor…
Dikkat! Kapılar kapanıyor, bir sonraki istasyon…