Ebru Erdoğan – Che Guevara ve Fidel Castro ‘nun büyük ideallerinin ülkesi Küba’yla ilgili bir belgesel izlediyseniz, müziğin ve dansın Kübalıların yaşamında ne kadar önemli yer tuttuğunu görmüşsünüzdür. Tüm dünyanın gözünü diktiği, sosyalizmin son kalelerinden biri olan bu ülkeye ayak bastığınızda, belgesellerden ayrı olarak, eski arabaların, renkli duvarların büyüsüne kapılacak, bulutların bir yöne doğru değil, gökyüzünde daha da yükseğe çıkarak dağıldığını gördüğünüzde hayretler içinde kalacaksınız. 7’den 70’e herkesin bir dansçı kadar iyi dans edebilmesinin bu yeteneğin genetik olduğunu düşündürdüğü bu ülkede halkın, eğitim, sağlık ve kültürdeki üstünlüğüne imrenmemek mümkün değil.
Küba’da yaşam çok erken saatlerde başlıyor. Bunun nedeni işbaşı saatlerinin ve okulların saat 08.00’de başlıyor olması. O kadar erken kalkıp da nasıl o kadar güler yüzlü olduklarını düşünmeyi bıraktığınızda yoldan geçen herkese ”günaydın” derken buluyorsunuz kendinizi. Küba’daki bir ayımı İspanyolca öğrencisi olarak geçirmem, Kübalıların yaşamlarını yakından tanımama yardımcı oldu.
Turistlere yasak olan 10 pezoluk, ”makine” dedikleri o büyük Amerikan arabalarına bindim, 2 pezoya tiyatroya gittim, 9 pezoya romla yapılan en güzel kokteyllerden olan Mojito’dan içtim, daha da önemlisi Malecon’da Kübalılarla derin politik konuları tartıştım. Gördüğüm kadarıyla pek az olan sistem karşıtları, Türkiye’yi anlattığımda çok şaşırdılar ve kapitalist bir ülkede ihtiyaçların bu kadar az karşılanabilmesi onları hayal kırıklığına uğrattı.
Castro’nun haklı övüncü…
Küba’da eğitim ve sağlığın parasız olduğunu bilmeyen pek az insan vardır. Okuma yazma oranının yüzde 100, lise eğitiminin yüzde 98.5 olduğunu da Devlet Başkanı Fidel Castro neredeyse her konuşmasında, haklı bir övünmeyle dile getiriyor. Ama bu sadece Kübalılarla sınırlı değil. Küba’da öğrenciyseniz -ki çok sayıda yabancı öğrenci Küba’da eğitim görüyor- sağlık hizmetleri parasız.
Turistlere 20-25 dolar olan tiyatro, sinema biletleri 1-4 pezo arasında değişiyor. 3-8 dolar olan müze fiyatları ise yine 2-4 pezo arasında. Kültür faaliyetlerinin bu kadar yoğun ve ucuz olduğu, halkın da buna kayıtsız kalmadığı Küba’da insanların sonsuz yardım severliğinin bilgi ve kültürden mi kaynaklandığı hep aklımı meşgul etti.
İlk iki gün, yolunu bir türlü bulamadığım yurt için kafasını gözünü yararak konuştuğum İspanyolca’ya karşın, o sıcak güneşin altında sabırla dakikalarca beni anlamaya ve yol göstermeye çalıştılar. Saatlerce yürümeme karşın bulamadığım yurda iki gün boyunca bir Kübalı eşliğinde gitmek zorunda kaldım.
Salsa keyfi…
Genetik olduğuna kesinlikle inandığım Küba salsasını 7’den 70’e tüm Kübalılar layığıyla yapıyor. Türkiye’de bir erkeğin oturduğu masadan kadını dansa kaldırmak cinayet nedeniyken Küba bu konuda çok esnek. Birbirlerini tanımasalar da dans edip teşekkür ederek masalarına geri dönüyorlar. Tabii unutulmaması gereken bir şey var ki, birbirine yakın masalarda oturan Kübalıların birbirleriyle sohbet etmemesi mümkün değil. Bir ay boyunca benim de çok uğraşlar verdiğim dans konusunda Kübalıların bile sabrını taşıran tek şey, müziği dinlememek. Salsa bilmek zorunda değilsiniz, saatlerce size öğretebilirler. Ama salsa olmasa bile, müziğin ritmine uygun hareket etmek zorundasınız, aksi takdirde ”önce müziği dinle!” uyarısıyla karşılaşırsınız. Fiesta…Haftanın son günü olan cuma Kübalılar için parti günü. ‘
‘Fiesta” dedikleri bu partiler, evlerde ya da barlarda düzenlenebiliyor. Bunun yanı sıra, bizim de her zaman tercih ettiğimiz Malecon partileri hem daha ucuz hem de herkesle sohbet etme şansı bulabilirsiniz. Malecon, İzmir’deki Kordon’a benzeyen, uzun bir duvarın tüm deniz kenarını dolaştığı bölgenin adı. Havana’daki yolların neredeyse tamamı Malecon’a çıkıyor. Küba’da her restoranda, kafede, barda bulunan amatör müzik grupları Malecon’da da ”sahne alıyor”. Burada hafta sonları, marketten aldığınız rom ve meyve suyuyla sabaha kadar müziğin, dansın ve sohbetin tadını çıkarabilirsiniz. İlk günlerimizde beni strese sokan Havana’daki cadde sistemini öğrendikten sonra, tahmin edemeyeceğiniz adres yok gibi. Habana Vieja (Eski Havana) dışında genellikle caddeler, sayıyla anılıyor ve birbirine paralel caddeler iki fazlası ya da iki eksiği olarak devam ediyor. Yani 32’nci caddeyi biliyorsanız 38’inci caddenin 32’ye paralel üçüncü cadde olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Çift sayı olan caddeleri kesen caddeler ise tek sayı ve onlar için de aynı sistem geçerli. Küba’da üç televizyon kanalı bulunuyor.
Bunlardan en çok izlenen Cubavision’da, akşam haberlerine kadar çocuklar ve aileler için eğitici ve öğretici küçük jenerikler ve çizgi filmler bulunuyor. Örneğin benim de hep izlediğimiz bir çizgi filmde Kübalılar, CIA ajanlarıyla çatışıyor. Çizgi filmde göze ilk çarpan ise CIA ajanlarının heyecanla silahlarına sarılması, Kübalıların ise sakin olmaları ve akıllı tuzaklar kurmaları.
Söylemeye gerek bile yok, tabii ki her seferinde Kübalılar kazanıyor. Dünyada vizyonda olan tüm film ve çizgi filmlerde ABD’lilerin kazanmasına alışmışken bu çizgi filmleri ne yalan söyleyeyim keyifle izledim. Ailelerde çocuğun durumuna ilişkin küçük jeneriklerin yanı sına, sigaraya karşı her program arası yoğun bir kampanya yürütülüyor. Bir tütün ülkesi olan Küba’da 30 yaş altı gençliğin sigara içme yoğunluğunun düşük olması sanırız bununla yakından ilişkili.
Müzik dinlemeyen yok
Müziğin, Kübalıların hayatında çok önemli olduğunu Küba’ya gitmeden önce de az çok biliyordum. Fakat 1950’lerden kalma Amerikan arabalarına yerleştirdikleri o müzik sistemini gördükten sonra dehşete kapıldık. Arabanın penceresi ya da kapı kolu bozuk olabilir ama müzik, en iyi sesi vermek zorunda.
Bu arada Amerikan arabalarından söz etmişken taksi-dolmuş olarak kullanılan bu arabaların kapıları çok ağır olduğu için, sakın normal arabalar gibi kapatmaya kalkmayın. Kapıyı hızlı kapattığınızda, şoförün kötü bakışları karşısında, arabaya hiç binmemiş olmayı yeğlersiniz.
Kübalıların devlet tarafından sağlanan konutlarında en çok dikkati çeken şey de son model müzik setleri. İstediğiniz saatte, müziğin sesini istediğiniz kadar açabilirsiniz. Küba’da müzikten ya da müziğin sesinden rahatsız olan kimse görmedim. Hele ki hafta sonları, müziğin sesini açmamak ayıp gibi.
Bizde de hafta sonları kimse dinlemiyor olsa bile nedenini bilmediğim bir şekilde müzik seti ortaya çıkarılıyor ve sesi sonuna kadar açılıyordu.
Volveran-Dönecekler
Devrim Meydanı’na adım attığınızda sizi Jose Marti ve Che Guevara karşılıyor. Devlet Başkanı Fidel Castro ‘nun her eyleme önderlik ettiği bu meydanda, İspanyollara karşı ulusal mücadele veren Marti’nin ”Onurumla yaşadım, yüzüm güneşe dönük öleceğim” sözleri sanki kulaklarınızda yankılanıyor.
Her ne kadar milyonların katılımıyla gerçekleştirilen eylemlerden televizyon sayesinde haberimiz olsa da, meydanın bu kadar büyük olabileceğini düşünmemiştim. Meydana çıkan geniş caddelerin, eylemlerde trafiğe kapatıldığını da düşünürsek, meydan, 11 milyonluk Küba halkının tamamı düşünülmüş de yapılmış gibi. Meydanın tam karşısında yer alan Jose Marti Müzesi’nde Marti’nin fotoğrafları, mektupları ve şiirleri yer alıyor. Marti’nin devasa bir heykelinin yer aldığı müze girişinde bir de anıt bulunuyor.
Anıtın üstüne çıktığınızda, Havana’nın tamamını ve meydanın ihtişamını daha iyi görmek mümkün.Havana’nın her yerinde, yollarda, bilbordlarda, tabelalarda, binaların duvarlarında, ya Castro’nun bir sözü, ya Che Guevara’nın resmi ya da devrimin nasıl yapıldığını ve nasıl sürdürüleceğini anlatan özlü sözler yer alıyor. Tüm işyerlerinde ve evlerin tamamına yakınının balkonlarında, pencerelerinde bir Küba bayrağı asılı.
Bu arada ABD’nin çeşitli hapishanelerinde esir tutulan 5 Kübalı devrimci de unutulmamış. Büyük bilbordlarda bulunan 5 Kübalı devrimcinin fotoğraflarının ve ”Volveran” (Dönecekler) yazılarının yanı sıra turistlere yönelik bazı restoranlarda imza defterleri bulunuyor. Devrim şehitlerinin yol kenarlarında bile resimlerinin yer aldığı Küba’da, ABD darbesiyle öldürülen Şili Devlet Başkanı Salvador Allende ‘ye ait bir cadde, bir park ve büyük bir heykel de var.
Devlet Başkanı Castro’nun, konuşmalarında övgüyle bahsettiği Allende, 11 Eylül’de darbenin yıldönümünde Şili Komünist Parti yöneticilerinin de katılımıyla ve saatlerce süren bir programla anıldı. Küba halkının Allende ve devrime olan büyük bağlılığının da anlatıldığı programda, dakika dakika ABD darbesinin belgeseli de gösterildi. Kübalı kadınlar Küba’da kadınların tamamına yakını, erkekler gibi üretime katılıyor. Genellikle çok erken yaşlarda evlenen ve çocuk doğuran kadınlar, bir süre uzak kalsalar da tekrar işlerine geri dönüyor. Küba’da kadınlar için 15. yaş günü çok önemli.
15. yaş gününde gelinlik gibi çeşit çeşit elbiseler giydirilen kızların, şehrin önemli yerlerinde profesyonel fotoğrafçılar tarafından fotoğrafları çekiliyor. Akşam büyük bir partinin düzenlendiği yaş gününde, 15 yaşına giren kız önce babasıyla, daha sonra da 15 kavalyeyle dans ediyor. Yaş günü partisine katılanların hediye olarak para verdiği kız, yaş gününden sonra genç kadınlığa adım atıyor.
Cennette ABD üssü
Guantanamera (Guantanamo’dan gelen kız) şarkısıyla ünlenen Guantanamo kentini pek çoğumuz, ABD’nin Afganistan saldırısının ardından, Afgan esirlerinin götürüldüğü yer olarak tanıdı. Küba’daki en iyi kakaonun yetiştiği, nüfusun az olması nedeniyle yapılaşmanın da az olduğu bölge, yemyeşil ağaçları, nehirleri ve papağanlarıyla cennet gibi.
Santiago’ya 64, Havana’ya ise 920 km. uzaklıktaki Guantanamo Körfezi’nde bulunan Amerikan deniz üssü, 117.7 kilometrekarelik bir alanı ve 17.5 kilometrelik sahil hattını kaplıyor. 1903’te ABD, tek taraflı anlaşma ile Guantanamo Körfezi’nde ihtiyacı olan alanı aldığını ilan etti. 50 yıldan fazla süreyle, kumarhane ve fuhuşun merkezi olarak ABD tarafından kullanılan bölge, 1959’daki Küba Devrimi’nden sonra saldırı ve provokasyon için kullanılmaya başlandı.
Yalnız 1961 ile 1966 yılları arasında bir Kübalı işçi ile iki Kübalı asker öldürüldü, bir balıkçının kaçırılan çocuğu ise yapılan işkence sonucu yaşamını yitirdi. Bölgede bulunan ABD askerlerinin, nükleer bir denizaltı kullandıkları ve çevredeki ekolojik dengeyi bozucu deneyler yaptıkları da öne sürülüyor.
Küba Devrimi’nden sonra anayasanın değişmesine, Castro yönetimindeki devletin anlaşmayı tanımadığını ilan etmesine ve her fırsatta, her uluslararası görüşmede bunu kabul etmediklerini dile getirmelerine karşın ABD, Guantanamo’daki işgalci tutumunu sürdürüyor. Her ne kadar Guantanamo’da bir ABD işgali söz konusu ise de el değmemiş, kimsenin olmadığı eşsiz güzellikteki Baracoa plajına mutlaka gidin.
Dönüşte de yollarda satılan, ”Cucuruchu de coco” denilen ve yaprak külahlarda 3 pesoya satılan hindistancevizi ve ananas karışımı lezzetli şekerlemeden yemeyi unutmayın. Devrimin, dansın, müziğin ve puronun ülkesi Küba’ya gitmek isteyenlere bir önerim var: Turist olarak gidip otellerde, özellikle de Varadero’da kalmayın.
Öğrenci olmasanız bile aile yanında kalıp onların kültürlerini, yemeklerini, danslarını, müziklerini yakından görme şansına sahipsiniz.