Cayman Adalarında ‘Hazine Avı’

4 Mayıs 2017

Serra GÜRÇAY – Cayman adaları denince aklınıza neler geliyor ? İlk aklınıza gelen dünyanın “off-shore” merkezlerinden biri ise, Karayip’lerin bu üç küçük adasında sizi farklı “hazinelerden” oluşan büyük bir sürpriz bekliyor…

Cayman’larda beyaz kum ve palmiye ağaçları ile bezenmiş plajlarda kendinizi tropikal iklimin sıcaklığına bırakabilir veya türkuaz denizin derinliklerinde mercan kayalıklarını keşfe çıkabilirsiniz. Doğal yaşam meraklıları, adalarda özgürce dolaşan bin bir çeşit tropikal kuşu inceleyebilir, su kaplumbağalarını ve dinozor çağından kalma izlenimi veren “mavi Cayman iguana’larını çiftliklerde görebilirsiniz. Korsan hikayelerine meraklılar, korsanların hazinelerini sakladığı mağaraları keşfe çıkabilir veya kendi “hazinenizi” adalarda bulunan 500 bankadan birine yatırabilir ve off-shore imkanlarından yararlanabilirsiniz…İnanması çok zor ama tatil cenneti Grand Cayman adasındaki toplam banka sayısı New York’takinden fazla…

Biraz eskilere gidersek…

1503’de meşhur gezgin Columbus tarafından keşfedilen Cayman adaları, Karayip denizinde Küba ve Jamaika’ya komşuluk yapıyor. 1586’da Sir Francis Drake tarafından İngiliz Kraliyet toprakları ilan edilen adalar halen İngiliz yönetimi altında…. 16 ve 17.nci asırlarda korsanların uğrak yeri haline gelen Cayman adalarına Karayip denizinde sefere çıkan gemiler, su ve bölgede bol miktarda bulunan kaplumbağa eti depolamak için uğrarlarmış.

Cayman adalarının en meşhur denizcilik hikayelerinden biri de “10 gemi kazası”… 1788’de Jamaika’dan İngiltere’ye yük taşıyan 58 gemi konvoyu mercan kayalıklarına çarpar ve içinde İngiliz kraliyet ailesinden Kral George III’ün de bulunduğu gemi batar. Yerliler tarafından kurtarılan kral, mükafat olarak adaları vergiden muaf tutar. Cayman adaları, dünyaca ünlü “vergi cenneti” statüsünü asırlar önce karasularında meydana gelen bu deniz kazasına borçlu…

1950’lerde turistler tarafından keşfedilen Cayman adaları, bugün sunduğu mükemmel dalış noktaları ile dünyaca ünlü bir sualtı cenneti. Üç adadan oluşan Cayman adalarının her biri büyük itinayla korunmuş doğal dokularıyla gerçekten de keşfetmeye değer…

Adaların en büyüğü: Grand Cayman

Grand Cayman ilk bakışta gelişmiş bir Amerikan şehrini anımsatsa da, meşhur “Seven Mile Plajına” yaklaştıkça beyaz kumlar, palmiye ağaçları ve türkuaz deniz size tropikal bir adada olduğunuzu hatırlatıyor. Aslında 8 kilometreyi aşmayan bu plaj, bölgenin en meşhur plajı… Adanın en kalabalık olduğu Aralık-Nisan ayları arasında bu plajda yer bulmak çok zor olduğundan, dalgıç ve surf’çüler kuzeydeki daha sakin plajları tercih ediyor.

Alışveriş
Eğer tatilde şehir havasını, gece hayatını ve alışverişi özleyenlerdenseniz, Cayman adalarının başkenti, George Town, yüksek gökdelenler ve alışveriş merkezleriyle sizi hayal kırıklığına uğratmayacak. Kolonyal stilde yapılar arasında dolaşırken, ünlü markaların butiklerine de göz atmayı unutmayın, ne de olsa Cayman adaları vergiden muaf olduğu için her şey “duty free”. Belirtmeye gerek var mı bilmiyorum ama burası turistler için gerçek bir alışveriş cenneti….

Eğer yerliler tarafından yapılan otantik elişlerine meraklıysanız, deniz kabuklarından yapılmış kolyeler, oyma tahta aksesuarlar, oyma kuş kafesleri veya Caymanite taşından (Cayman’lara özgü yarı değerli taş) alabilirsiniz. Bu arada, çoğu komşu adada olduğu gibi, Cayman’larda sokak satıcılarına rastlamıyorsunuz. Devlet sokak satıcılarını yasakladığı için plajlarda ve sokaklarda kimse ile uğraşmadan ve pazarlık yapmadan doğal güzellikleri seyretmek mümkün…

Doğal Yaşam
Cayman’ların sembolü haline gelmiş su kaplumbağalarını, papağan ve iguanaları görmek isterseniz, adanın batısında bulunan “Cayman Kaplumbağa Çiftliğine” gidin….Kaplumbağaların gelişimlerini seyredip, minicik yumurtadan çıkıp nasıl yarım tonluk dev bir hayvan haline geldiklerine tanık olmak, tropikal bitki ve çiçekleri tanımak, mavi iguanalar, Amerikan timsahları ve yeşil papağanlarla şakalaşmak eve döndüğünüzde kolay unutamayacağınız anılarınız arasına yerleşecek…

“Queen Elizabeth II” Botanik Parkı da adada görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Adanın kuzeyinde bulunan bu parkta doğal yaşamın yanı sıra tarihe de tanık olabilirsiniz… Üç bölümden oluşan parkın ilk bölümünde kolonyal Karayip ve Cayman mimarisinin modernleştirilmiş örnekleri görülebilir…İkinci bölümdeyse adanın eski kolonyal günlerini yad edip, yirminci yüzyıldan kalma müze ev Rankin’in içini gezebilirsiniz.
Parkın son bölümü çiçek bahçelerine ayrılmış…Bu bölümde dokuz ayrı renk sıralamasına göre dizilmiş tropikal bitki ve çiçekleri seyrederken kendinizi eflatun bir çiçek denizinde zannedebilirsiniz. “Queen Elizabeth II” parkı Cayman adalarına özgü 674 adet değişik bitki türünün % 40’ını kapsıyor.

Hangi cehennemden geliyorsun ?
Adanın kuzey batısında yer alan siyah sivri mercan kayalıklar, etraftaki genel yeşil ve mavi egemenliğinde tam bir tezat oluşturuyor. Bu kayalıklarda yaşayan ve görevi turistleri selamlamak olan “şeytan” ile sohbet edip bölgenin hikayesini dinleyebilirsiniz. Sizinle “cehennemin dibine kadar yolun var” diyerek vedalaşan şeytana boşuna kızmayın, “cehennem” bu bölgede bir marka haline gelmiş…

Korsan Mağarası
Özellikle çocuklar için düşünülen ve Bodden şehrinde bulunan bu mağara, adanın eski zamanlarda korsanlar tarafından hazine deposu olarak kullanıldığı zamana gönderme yapıyor. Mağaraya giderken, nefis manzaralı tarihi korsan mezarlığından geçiyorsunuz ve rivayete göre bölgede henüz keşfedilmemiş korsan hazineleri saklı. Gerçek hazine avına çıkıp eliniz dolu ayrılmak mümkün….yine de korsanlara dikkat etmeyi unutmayın !!!

Gece Hayatı
Bu adalarda gece hayatını merak ediyorsanız, Grand Cayman’ın dışına çıkmamakta yarar var. Çoğu restoran, bar ve klüp George Town’da yer alıyor. Şehirde her zevke uygun bar ve klüp bulmak mümkün. “Seven Mile Plajı” boyunca kalipso, reggae, salsa gibi adalı melodileri dinleyebileceğiniz gibi seçiminizi disco, hip hop veya canlı müzikten yana da kullanabilirsiniz.

Bu kadar eğlence yeter diyor ve tatilinizi sakin bir yerde geçirmek istiyorsanız, doğal güzellikler ve küçük bir şehir merkezi bana yeter diyorsanız o zaman komşu ada Cayman Brac’a gitme zamanı gelmiş demektir…

Cayman Brac

Grand Cayman’a göre daha küçük olan Cayman Brac adasının bir özelliği de sarp kayalık bir sahil şeridine sahip olması. Adanın yarısı tamamen doğal haline bırakılmış, orkideler, kaktüsler, mango ve papaya ağaçlarıyla sanki küçük bir cennet parçası…

Kuzey kıyılarında ve sarp kayalık bölgelerde bulunan mağaralar özellikle Amerikalı bilim adamlarının mağaracılık konusunda inceleme yapmayı tercih ettiği bölgelerin başında geliyor. Eğer mağaracılığa özel bir ilginiz yoksa, mağaralarda korsanların bıraktığı izleri inceleyebilir ve hazine haritası bulmaya çalışabilirsiniz…
Kayalıkların tepesinden geçen panoramik yol sizi Cayman papağanlarının koruma altına alındığı papağan parkına götürüyor. Burada yeşil renkli papağanları seyredebilirsiniz, eğer çok miktarda göremezseniz merak etmeyin büyük ihtimalle bu kuşları adanın merkezinde, içkinizin yanında gelen çerezleri yürütürken yakından görme şansınız olacak.
Eğer gemi yapımına meraklıysanız, Cayman Brac Müzesinde gemilerin yapım aşamasına tanık olabilir hatta gemi, yelkenli, kayık yapımına yardımcı olabilirsiniz.

Cayman Brac’da çok iyi dalış noktaları bulabilirsiniz, bunların en meşhurları arasında Rus bir gemi batığı ilginizi çekebilir. Özellikle batırılan gemiyi dalarak gezmek ve soğuk savaş günlerini hatırlamak mümkün…

Little Cayman
Cayman adalarının en küçüğü ve sonuncusu olan bu minik adaya neredeyse hiç el değmemiş. Nüfusu mevsime göre 40 ile 100 arasında değişen bu adanın en belirgin özelliği deniz dibindeki dalgıç sayısının ada nüfusunun çok üstünde olması… Çoğunlukla profesyonel dalgıçların ve balık meraklılarının tercih ettiği bu adada sanırım Robinson Crusoe kendini evinde hissederdi. Bu küçük adanın bir özelliği sularında yaşayan bin bir türlü tropikal balıktan yenilebilecek olanları avlayabilmeniz.

“Bloody Bay Wall” ve “Jackson Point” gibi dünyaca meşhur dalış noktalarının dışında bu küçük ada bölgenin en geniş kuş yetiştirme merkezine sahip, burayı ziyaret edip başka bir yerde göremeyeceğiniz türde tropikal kuşları izleyip fotoğraf çekebilirsiniz..

Bu yazının devamını Voyager Dergisinin Mart 2004 sayısında okuyabilirsiniz

Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Sevgili İstanbul - Remzi Gökdağ
Previous Story

Pisa Kulesi’nin sırrı

Next Story

Mauritius

Latest from Yoldan Notlar

BAE Yollarında 9 gün

Birleşik Arap Emirlikleri Seyahati Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), keşfetmeyi göze alanlar için pek çok sürprizi de barındıran büyülü bir dünya. Burada yapılacak

Kuzey İspanya’da 8 gün

İspanya’yı Madrid’le tanıyıp, Barcelona ile sevmiştim. Granada’nın Alhambra Sarayını, Cordoba’nın sütunlu camisini, Ronda’nın uçurumlarını gördüğümde bu topraklara hayran kaldım. Cadiz, Marbella, Sevilla,

Kopenhag’ dan Malmö’ye

Noel tatili dolayısıyla Kopenhag sokaklarında in cin top oynadığından, programımda ani bir değişiklik yaparak İsveç’e gitmeye karar verdim. Böylece hem günümü geçirecek,

Katmandu’ya doğru…

Mel Ozsimsek – Ilkokul donemimde istanbul un mahallerinde kosup oynarken, dar geldi o sokaklar bana, agaclar arasinda kosmak, cayirlara yatmak, dalindan meyve

Mozart’ın Evinde

Tüm Avusturya’ya  Mozart’ın kokusu sinse de  Salzburg’un ayrı bir yeri var. Ne de olsa Mozart’ın doğduğu kent burası. Müzeye dönüştürülen yaşama “merhaba”

Don't Miss