Başar KURTBAYRAM – Bugün bir değişiklik yapacağız, sadece bir gezi yazısı okumak yok: kendimize yeni bir ülke yaratıyoruz. Önce Trakya’dan biraz daha küçük bir toprağı alıyoruz sonra içine 1 milyon kadar insan koyuyoruz. Eh ülke dediğin komşusuz olmaz, ikide komşu attıralım: Güney Afrika ile Mozambik bu işi görür. Daha fazla komşuya ne gerek var, küçücük ülke. Şimdi bu ülkeye bir de baş lazım en iyisi söyle okumuşundan birini seçelim. Ama dur bu biraz zor olacak; önceki kralın 27 oğlu varmış. 27 oğul çok gözüküyor ancak, bu kralın 88 karısı olduğu düşünülünce 27 az bile… Neyse 27 oğuldan Oxford’ta okuyanını seçip geri getiriyoruz, soyuyoruz adamı ve (bekliyorsunuz ki bir şeyler giydireceğiz hani adam kral ya) kendisine bir deri şort bir deri bot veriyoruz; tamam şimdi adam krala benzedi (yani Swazilere göre). Ee adam da genç, evlendirelim biz bunu. Ama fazla evlenmesin artık modern çağdayız. Sadece dokuz eş ona yeter, zaten babasına göre yavaş bir adam. Bundan dolayı halk daha çok babasını seviyor. Peki eşlerini nasıl seçsin?
Artık çağdaşız ya, ülkedeki bakire genç kızları 3-4 senede bir stadyuma toplayalim, kralın önünden geçsinler. Kralda gözüne kestirdiği ile evlensin. Neyse şimdi ülke tamam, kral tamam, komşu tamam, 1 milyon da halk var, al sana ülke. Swaziland’ın özelliklerini biraz hafife alarak anlattım ama bu ülkedeki insanların bile kişi başı yıllık geliri Türkiye’den fazla. Tanrım, biz neyi beceremiyoruz ki bu adamlar bile bizden fazla üretiyor…
GÜMRÜK
Kapıda yürüyoruz, pasaportu uzatıyorum. Gümrük görevlisi pasaportu alıp eviriyor, çeviriyor. Gittiğimiz hemen her ülkede alışık olduğumuz bir sorgulama başlayacak gibi gözüküyor, içindem ” Türk olmak kolay değil, hadi en nazik halinle ülkede fazla kalmayacağını anlat” derken görevli soruyor:”Bu ülke nerede?”. Adam Türkiye’nin yerini bilmiyor, bende Güney Afrika’ya gelmeden önce Swaziland’in yerini bilmiyordum, normal.Diyorum ki ” Irak’ın kuzeyinde”, Irak ile ilgili bir haber nasıl olsa izlemiştir diye. Boş bakıyor. Yine deniyorum: ” Yunanistan’ın komşusu”. Ihhh, yok. Afrika dışında bir yerle ilgisi yok arkadaşın. İçeri kaybolup geri geliyor, ” Türkiye’ye vize yok, yol vergisi 1 dolar”. Yol vergisi niye? Swaziland Güney Afrika’nın doğu ucunda dağların ortasında bir ülke. Kuzey doğu Güney Afrika’dan, güney Güney Afrika’ya inmek için en kısa yol Swaziland içinden geçiyor. Güney Afrikalılara vize olmadığı içinde ülkeyi otoyol olarak kullanan çok insan var. Gümrük işlemler 5 dakikadan fazla vakit almıyor, dalıyoruz Swaziland’e.
AĞAÇLAR$$$$$
Swaziland’in para birimi ne bilmiyorum. Birkaç yerde üzerinde deri şortlu adam resmi olan paralar verdilerse de bir şekilde harcadım, para birimi nedir aklımda kalmadı. Zaten yerel para biriminden çok Güney Afrika para birimi Rant kabul ediliyor. Ülkedeki birçok yatırım Güney Afrika’ya ait, ekonomide Güney Afrika’nın ağırlığı gözle görülüyor. Gümrükten çıkıp 10-15 kilometre gidince tırmanma başlıyor, her yer orman. Kağıt endüstrisi için ağaç yetiştiriyorlar; 100-150 km boyunca gördüğümüz her yer orman ve hepside Güney Afrika’lı bir firmaya ait.
MBABANE
Swaziland in başkenti Mbabane ye giriyoruz ve çıkıyoruz. Yok bu olmadı deyip geri donuyoruz, girip yine çıkıyoruz. Ee 3 tane cadde atıp başkent yaparsan olacağı bu, daha şehre girdiğini anlamadan bitiyor meret. Yok bir şey deyip yola devam.
MANZINI
Swaziland’in ikinci büyük şehri Manzini. Burası pazar yeri ile ünlü, gerçekten de ülkeye göre büyük bizim Eminönü tadında bir yer. Pazardaki satıcıların hemen tamamı kadın, pek erkek satıcı yok. Her taraf Güney Afrika ve Çin malları dolu, karışık, kalabalık, arabalar yayalar içiçe.
ŞEKER KAMISI
Manzini’den çıkıp 1-2 saat daha sürünce dağlardan inip şeker kamışı tarlalarının arasından akan yoldan ovaya çıkıyoruz. Bundan sonraki 2-3 saat daha sağda solda sadece seker kamışı görerek sürüyoruz;aa o da ne, gümrük kapısı, ülke biittti…