İlk yolculuğuna 1883 yılında Paris’ten başlayan Şark Ekspresi Avrupa’yı bir baştan bir başa kat ederek 80 saatte İstanbul’a ulaştı. Bu hat yaklaşık 100 yıl boyunca uzun mesafeli lüks yolculuklarda bir devrimi gerçekleştirdi. Lüks tren yolculuğunun sembol ismi Şark Ekspresi bugün seferlerini yapmasa da bu tarihin bir çok önemli anına tanıklık etmiş ve birçok önemli ismini tanımış tren Avrupa’nın çeşitli noktalarında gezici bir müze gibi sergileniyor. Şark Ekspresi’nin son durağı Avrupa Kültürel Miras Günleri kapmasında Fransa’nın Lyon şehri oldu.
1900’lü yılların başlarında en şaşaalı günlerini yaşayan Şark Ekspresi iki dünya savaşı nedeniyle seferlerine ara verse de savaşın ardından yolculuğuna devam etti.
Fakat Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Simplon Şark Ekspresi adıyla Almanya ve Avusturya duraklarını iptal ederek haftanın her günü Paris, Lozan, Milano, Venedik, Belgrad üzerinden İstanbul’a seferlerini sürdürdü.
1930’larda ise Şark Ekspresi eski hattı olan Paris, Strazburg, Munih, Viyana, Budapeşte, Belgrad ve İstanbul’a haftanın üç günü sefer yapmaya başladı.
1977’de tamamen sonlandırılan Şark Ekspresi’nin vagonları farkı şirketler tarafından satın alındı. 2014 yılında Fransız Devlet Demiryolları şirketi SNCF bu vagonlarda bir kısmını alarak bu kültürel mirası yaşatma kararı aldı.
Şark Ekspresi Kültürel Mirası Direktörü Arthur Mettetal Mata Hari, Josephine Baker, Bulgaristan Kralı ve Belçika Kralı gibi ünlü isimlerin bu trende ağırlandığını belirterek bu sayede Şark Ekspresi’nin etrafında biraz gerçeklerle biraz da abartıyla karışık bir çekicilik oluştuğunu vurguladı.
Mattetal ayrıca Oryantalizmin yükselişine denk gelen on dokuzuncu yüzyılın sonlarında son durağının İstanbul olmasının da Şark Ekspresi mitine katkıda bulunduğunu belirtti.
Ünlü İngiliz polisiye roman yazarı Agatha Christie’nin 1934 yılında yayınlanan Şark Ekspresi’nde Cinayet romanı da “trenlerin kralı, kralların treni” algısının yükselmesini sağladı.