Afrika’nın ruhunu Botswana’da keşfettim

15 dk okuma

Didem Dinçer Akdeniz

Afrika kıtasının güneyinde denize kıyısı bulunmayan ama muhteşem bir deltaya sahip görülesi ülke Botswana; Afrika’ya aşık olduktan sonra ismini öğrendiğim ama asla unutamayacağım bir güzellik. Ülke güney ve güneydoğu bölümünde Güney Afrika Cumhuriyeti, kuzey ve batısında Namibya, kuzeydoğu bölümünde ise Zambiya ve Zimbabwe ile komşu konumunda bulunuyor. Zıtlıklar ülkesi dedim ya…Boşuna değil. Ülkenin yüzölçümünün %70 ini kaplayan Kalahari çölü ile yanyana bulunan dünyanın en büyük kara deltası Okavango Deltası yeşil, mavi ve sarının uyumlu zıtlığını bize sunuyor.

Botswana hakkında…

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 1

Botswana 30 eylül 1966 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde kimsenin dikkatini çekmeyen az gelişmiş bir ülke imiş. 1971 yılında bulunan Oraga elmas yatakları ülkeyi apayrı bir düzeye taşımış ve şu anda ülke Afrikanın en zengin ve en iyi yönetilen demokrasisi konumuna ulaşmış. Okur yazarlık oranı %80 lerde olan ülkede HIV pozitifliği ise % 24 ile Dünya’da 2. sırayı oluşturuyor. Ülkenin başkenti Gaborone dur. Ama biz hiç bu şehirle ilgilenmedik.

Gezimizdeki hedefimiz doğal yaşam olduğundan gözümüzü Okavango deltasına diktik ve hedefe kilitlendik. Yola çıkmadan önce “Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğüne” gitmek gerekiyor. Çünkü ülkede hala sıtma var ve ilaç kullanmazsanız gerçekten risk almış oluyorsunuz (Afrika seyahati öncesi hazırlıklar için bu yazımı mutlaka okuyun) Türkiye’den Okavango Deltasını bırakın Botswana’nın herhangi bir yerine uçuş olmadığı için önce Johannesburg’a, oradan ülkenin 5. büyük şehri Maun’a oradan da Delta’da kalacağımız kampa olan maceralı yolculuğumuzu gerçekleştirdik. Johannesburg uçuşu THY ile gayet konforlu bir gece uçuşu iken, Mauna Güney Afrika hava yolları ile uçuyoruz.

Uçak korkunuz varsa…

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 3

Uçuş öncesinde uçağımızı görünce çok heyecanlanıyoruz çünkü 80 kişilik bu uçak bize göre oldukça küçük.. Ama sonrasını hayal edemediğimiz için bunu yaşayacağımız en büyük heyecan sanma yanılgısına düştüğümüzü çok geçmeden anlıyoruz…

Maun ülkenin 5. büyük şehri deniyor ama ben yukarıdan da indikten sonra da şehir bulamadım :)

Bana daha çok kulübeler topluluğu olarak göründü. Maundan deltaya kara yolu ile ulaşım çok uzun sürüyor..

Biz de bölgede dolmuş gibi işleyen (deltadaki minik havaalanları haritasına bir bakın) “pırpır uçaklara” doğru yerel rehberimizce götürülüyoruz..

Uçak denilen şey teneke kutudan hallice. İzmirliler bilir Selçuk’ta bir küçük havaalanı vardır. Orada gördüğümüz pırpır uçaklar burada kullanılanların yanında Airbus gibi kalıyor. Uçağımız pilot dahil 4 kişilik, böyle olunca ben yardımcı pilot koltuğuna oturuyorum çok havalı :)

Uçuşumuz yarım saat kadar sürüyor. Uçak korkunuz varsa ve nadiren de olsa uçak yolculuğu midenizi etkiliyorsa bu uçuş size göre değil. Neyse ki bizde ikisinden de yok.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 4

Bizim ilk kampımızın bulunduğu alan POM POM havaalanına!! yakın olduğundan uçağımız bizi oraya götürdü. Kamp görevlileri bizi orada karşıladı ve hayatımızda ilk defa gördüğümüz bu güleryüzlü insanlarla hiçliğin ortasında kendimizi buluverdik. Deltanın çok ilginç bir yapısı var.. Bildiğiniz deniz kumu benzeri bir kumun üstünde yetişen yemyeşil otlar ve ağaçlar bitki örtüsünün temelini oluşturuyor. evet yanlış görmediniz deniz kumu gibi bir kumla (biraz sonra anlatacağım) kaplı heryer. Biz Kasım ayında gittiğimiz için su miktarı ne çok yüksekti ne de tamamen kuraklaşmıştı.

Delta’ya çok nadir yağmur yağdığını öğrendik. Su, Angola’ya yağan yağmurun Okavango nehri ile bölgeye taşınması sayesinde bölgeye hayat veriyor. Bu nehir olmasa zaten heryer Kalahari çölü olacak. Okavango nehri ile Kalahari çölünün savaşı bu deltada yaşanıyor..Kim galip geliyor hala belli değil..Biraz önce bahsettiğim deniz kumu değil anlayacağınız çöl kumu, ve bu ilginç görüntü savaşın bir kanıtı. Okavango Deltası’nın iklimi, ve seyahat zamanı planlarınız oluşturmak için bu yazımı okumalısınız.

Yola çıkıyoruz!

Hiçbir binanın olmadığı havaalanından kampımıza doğru yola çıkıyoruz. Yol dediğimiz şeyi Afrika yolu olarak anlayın lütfen.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 2

Araçların gidip gelmesi nedeni ile düzleşmiş topraktan bahsediyorum. Yol sık sık fillerin devirdiği ağaçlarla kesintiye uğrayan engebeli bir yolculuk sunuyor bize (buna Afrika masajı diyorlar) . Yani daha kampımıza varmadan safariye çıkmış oluyoruz. Kampımıza ulaşıncaya kadar tozlu yolda 2 saat süren yolculuğumuzda bize filler, zürafalar , zebralar ve impalalar hoşgeldin diyor. Afrika’ya her gelişimde yeniden aşık oluyorum.. Kaldığımız kamp tüm yıl boyunca su bulunduran bir göletin hemen yanında kurulmuş 8 konuk çadırı, bir lobi çadırı ve hizmet alanlarından oluşuyordu.

Kampa gelişimizde bizi, tüm kamp çalışanları yerel dilde söyledikleri neşeli bir hoşgeldin şarkısı ile karşıladılar. Bu da benim tüm yol yorgunluğumu alıp içimi çocuksu bir neşe ile dolduruverdi. Kampa geldiğimizde saat 15:00 civarındaydı. Öğleden sonra safarileri 16:30 da başladığından hoşgeldin kokteyli, güzel bir duş, leziz atıştırmalıklar ve rahatlatıcı bir çay için bol bol vaktimiz oldu.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 5

Çadır dediğimizde öyle çocukluğumuzun milli parklarında kurduğumuz çadırlar gelmesin aklınıza. İçinde sıcak su, harika banyo, cibinlikli kuş tüyü yatak olan ama gene de her yeri bezden yapılmış hatta gölete bakan kısmı dışarısını görebilelim diye yalnızca sineklik olarak bırakılmış bir çadır bu.

Kampın çevresini savandan ayıran bir koruma önlemi falan yok. Çevrenizden su aygırları, filler veya aslanlar rahat rahat geçiyor. Bu yüzden lobi alanından çadıra güneş battıktan sonra gidebilmeniz için mutlaka silahlı bir görevli veriyorlar yanınıza, yalnız gitmek yasak. E çadırın incecik kumaşı mı koruyacak bizi içerideyken?. Şimdilik hayatta olduğumuza göre koruyormuş :)

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 6

İlk gün safarisi bizi muhteşem bir hediye ile karşıladı. Beni bilirsiniz büyük kedi aşığıyım. Karşımıza 2 anne ve 2 yavrusundan oluşan bir aile çıktı ve bize muhteşem bir av izlettiler. Pek çok insan bu canlı av sahneleri karşısında ürktüğünü, üzüldüğünü hatta ağladığını söylese de ben yemek için avlanan bu hayvanlara saygı duyuyorum. Neyse ava geri döneyim ilk gördüğümüzde hafifçe yüksek bir tepenin üstünde ağaç serinliğinde dinlenen aile sakin sakin yatmaktaydı. İlk 10 dakika bu sakinliğin keyfini çıkarıp aile bağlarının fotoğrafını çekmekle meşguldüm.

Sonra dişilerden birisi sakince yattığı yerden doğruldu ve gözlerini ilerideki bir noktaya dikti..

Yavaş yavaş ilerideki bir çalının arkasına doğru yürümeye başlamıştı ki diğer dişinin de kalktığını ve tam ters yöne doğru yürümeye başladığını gördük.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 7

Aralarında ne bir temas ne bir ses yani görülür herhangi bir iletişim oluşmamıştı bize göre. Neler oluyor diye bakarken yattıkları yere 500-600 metre mesafede tek başına bir yaban domuzunun otladığını gördük. Biz gördük ama bu bir iki saniye sürdü çünkü bir toz bulutu yükseldi ve çalıların arkasındaki aslan domuzun boğazına saldırdı. 1 dk içinde domuz yere yatırılmış ve nefes borusu aslanın dişleri arasında kalmıştı.

Daha domuz son nefesini vermeden önce 2. dişi aslan 2-3 dk sonra da biraz önce masumca anneleri ile oynayan yavrular domuzu yemeye başlamışlardı bile.

Bu hayvanların arasında bizim hiç farkında olmadığımız bir iletişim mutlaka var ve inanılmaz planlı olarak avlanıyorlar.

Aslanlar hakkında biraz daha bilgiye ne dersiniz?

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 8

İnsanla orantılı boyutunu gözünüzde canlandırabilmeniz için bu resmi koydum , eğer gerçek fotoğraf isterseniz benim facebook profil resmime ya da bu sitedeki Zimbabwe yazılarına bakabilirsiniz.

Ormanlar kralı olarak ünlenen bu büyük kedi çok ilginçtir ki ormanda değil savanda yaşar ve büyük kedilerin içindeki en büyük kedi de değildir. Ormanlarda kaplan yaşar ve aslandan daha büyük olan tek büyük kedi kaplandır. Aslında ormanların kralı kaplanlardır ama kimse bilmez..

Eski zamanlarda tüm Asya, Avrupa ve Afrika’da tüm hayvanlara korku salan bu muhteşem canlı şimdi
Hindista’nın güney batısındaki küçük bir Asya aslanı grubu dışında tümüyle Afrika savanlarına sıkışıp kalmıştır.

Neyse konumuza dönelim… Aslanlar….

Baş ve vücut olarak 1.4 – 2 m arasında olan boyları, kuyruklarının 70- 100 cm uzunluğu eklenince 3 metreyi bulabilir. Ağırlıkları dişiler biraz daha hafif olmakla birlikte 120-200 kg arasında değişiyor. Vücutlarının %59 kastan oluşuyor ve bu memelilerdeki en yüksek oran.

Aslanlar aile olarak yaşayan ve sürü oluşturan tek büyük kedilerdir. Bu sürülerde genellikle birbiri ile kardeş maximum üç erkek olabilirken, dişi sayısı bir düzineye ulaşabilir. Ailenin yavrularının dişileri büyüseler de aileyle birlikte kalmaya devam ederken, genç erkekler ergenlik dönemlerinde aileden kovulur ve kendi sürülerini oluşturuncaya kadar savanda bölgeleri olmadan dolaşıp dururlar.

Erkek aslanlar 3 yaş civarında ergenlik dönemlerinde yelelerini oluşturmaya başlarlar. Bu yele boyunlarında baş çevresinde uzayan kıllarından oluşmaktadır. Aslanın testosteron seviyesi ne kadar yüksek ise yelenin rengi o kadar koyu olur. Bir erkek aslan bir başka erkek aslanla mücadeleye girip kavgayı kaybederse stres nedeni ile yelesi dökülür, yeni çıkan yele daha açık renkli olur (bunun tek istisnası beyaz aslanlardır, onların yeleleri de kendileri gibi açık renklidir).

Erkek aslanlar sürülerinin alanını savunurlar, bu alan 260 km2 ye ulaşabilir. Bu muhteşem hayvanlar bölgelerini idrarları ile işaretlerler ve alanlarına giren tüm diğer erkek aslanların peşine düşerler.

Dişi aslanlar sürünün avcılarıdır, zebraların, antilopların hatta zürafaların peşine koordineli gruplar halinde düşerler. Bu hayvanların çoğu aslanlardan daha hızlıdır ama grup çalışması sonuç verir. Genç aslanların yaklaşık 1 yaşına gelinceye kadar ava katılmasına izin verilmez.

Güneş batışında safarilerin geleneksel gün batımı kutlamasını yapıp harika gün batımı fotoğrafları çektikten sonra kampımıza geri döndük.

Bu kamp alanında geçireceğimiz iki gecemiz vardı. Ama şimdiden tadının damağımda kalacağını o anda bile biliyordum. Yakılan kamp ateşi çevresinde mum ve kandil ışıkları altında yenen yemeğin lezzeti bu gün bile aklımda…

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 9

Bu sırada kafamı çevirip gözgöze geldiğim impala ise neşeme neşe katmıştı . Gözgöze gelinebilen leopar yada aslan da olabiliyormuş tabii ama hayvanlar ateşe çok yaklaşmadıklarından güvendeymişiz bu uçsuz bucaksız savan gecesinde:) ben buna inanmamış aslan veya leoparın kampa gelmeyeceğini söylemiştim orada.. aşağıdaki foto bana sonradan yollandı,geliyorlarmış.. Tüh kaçırdım :)

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 10

-Gündüz kampımızın yollarını ziyaret eden kral- tamamen doğal yaşamdan bizi ziyarete gelen bir kral sakın evcil sanmayın- bizi gezdiren ranger Chikadan biz döndükten sonra bana yollanan bir fotoğraf kendisine çok teşekkürler hala beni düşünüp bunları yolluyor.. yazık aslanların arasına atlamaya kalktığımda beni zor durdurup lütfen bugün burada ölmeyin başım derde girer diye paniklemişti :)

Yemeğimizi bitirdiğimizde günün yorgunluğunu üstümüzden atmak için çadırımıza silahlı koruyucumuz eşliğinde dönüyoruz. Cibinliğimizin içinde doğanın sesleri arasında ve ayın ışıklarının göletten yansımalarını seyrederken harika bir uykuya dalıyoruz…

Sabah saat 5:30 da kapımıza gelen güleryüzlü bir çalışanın güzel sesi, sıcacık bir çay ve birkaç kurabiye ile uyandırılıyorsunuz.. Güneşin doğuşunu da göreyim derseniz uyanışınızı 5’e alıyorlar. Ben tabii ki gün doğumunu istedim:). Bu kadar erken kalkmanın ödülünü muhteşem gündoğumu fotoğrafları ile alıdım.Çadırımızın hemen karşısındaki fil sürüsünü görünce gözlerime inanamadım doğrusu muhteşemdi.av5

Fotoğraf çekimine kendimi kaptırınca biraz gecikip hızlıca bir duş, giyinme telaşı ve güne hazırız.. Koşarak ana çadıra gidip ve erken kahvaltımızı saat 6 da ettik 6:30 safari için yola çıkış zamanı. Yine muhteşem görüntüler, yine hayatın tam gerçeği ve yine biz..

Bu sabahın ödülü büyük kedilerden çita, Okavanga’da oldukça nadir rastlanan bu kedicikler bana merhaba demek için iki erkek kardeş olarak yolumuza çıkmışlardı. Afrika’da eksik kalan tek büyük kedim Leopar’dı artık…

Hadi biraz da çitalardan bahsedelim

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 11

Vahşi doğada 10-12 yıl yaşayan bu kedi baş ve vücut olarak 1-1,5 m uzunlukta olup 60-80 cm kuyruğu da eklendiğinde 230 cm’ye ulaşabilir. 35-65 kg ağırlığa ulaşabilen bu kedicik karşıdan bakıldığında oldukça sıska görünmektedir

Yine insanla orantılı boyutunu gözünüzde canlandırabilmeniz için bu resmi koydum , ama gerçek fotoğraf isterseniz sitedeki Güney Afrika yazımdaki yanımda çita olan benim fotoğraflarıma bakabilirsiniz :)

Çita kara memelilerinin en hızlısıdır ve koşmasını canlı olarak izleme şansına sahip olursanız hayranlık duymamanız imkansızdır. Durduğu yerden koşmaya başladığı andaki hızlanma ivmesi benim diyen spor arabaları gölgede bırakır , 0’dan 100 km hıza yalnızca 3 saniyede ulaşır… (biraz önce cılız demiştim hatırlıyor musunuz, nasıl bir kas yapısıdır bu böyle). Üstelik bu kedicikler yüksek hızlarda öyle çeviktir ki bir saniyede 90 derecelik zikzaklar çizebilirler. Bu yön değiştirme becerisinde diğer kedilerden farklı olarak içeriye çekilmeyen pençeleri büyük rol oynar.

Çitaların görme duyuları çok gelişmemiştir. Aslanların aksine gündüzleri avlanan bu kedi benekli kürkünün onu sarı ve uzun otların arasında gizlemesine güvenir.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 12

Çitanın ulaştığı bu hızın vücuduna getirdiği dezavantaj aşırı ısıdır. Çita yüksek hızda 1-1:30 dakika koştuktan sonra durmak zorundadır. Av başarılı olsa bile avını yemek için vücut ısısının normale dönmesini beklemek zorundadır. (tabi avını çakal, aslan ya da vahşi köpeklere kaptırmazsa yiyebilecektir)

Dişi çitalar her seferinde 3 yavru doğurur ve onlarla 1,5-2 sene beraber yaşar. Yavrular hayatlarının ilk yıllarını annelerinden avlanma tekniklerini öğrenerek ve küçük oyunlarla bu teknikleri uygulayarak geçirirler. Erkek çitaların yavru bakımına herhangi bir katkısı yoktur. Genellikle yalnız olarak veya aynı anda doğdukları erkek kardeşleri ile beraber yaşarlar.

Saat 10:30 civarı savanda ikram edilen bir ara öğün, bu ara öğünde kedi bulma sevinci ile yapılan dans :)

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 13

Saat 12 de kampa dönüş ve bir brunch. Bu gezilerde kilonuzu koruyabilmek için endokrinoloji uzmanı olsanız da yok olmuyor işte… Yiyecekler muhteşem. Arkadaşlarımız bize hep soruyorlar “siz orada yiyecek ne buluyorsunuz” diye. Gerçekten neredeyse parmaklarımızı yiyeceğimiz lezzette, tüm dünya mutfağından lezzetleri Afrika mutfağı ile birleştirmeyi, bunca ıssızlık içinde, nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama hayranlık duyuyorum. Bu öğle yemeğimizde masada konuklarımız vardı, “maymunlar!!”

Maymunlar!

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 14

Lobi çadırının her yerini istila etmiş, hırsızlıkta ustalaşmış masada ne varsa hızla mideye indiriyorlardı. Burası onlara ait bir bölgeydi esasında ve istilacı olan bizlerdik.

Bu maymunlar Velvet maymunları (yani örümcek maymunları) adını alıyormuş. Hadi onları da biraz inceleyelim :

Vahşi yaşamda erkeklerin ağırlıkları ortalama 5,5 kg civarında olsa da ağırlıkları 4,0 kg dan 8,0 kg ‘a kadar değişkenlik gösterebilir. Erkeklerin boyları 420 mm ile 600 mm arasında olup ortalaması 500 mm civarındadır. Dişiler bundan biraz daha küçüktürler.

Doğal yaşam alanları Afrika ‘nın güney yarısı ile Batı Hint adalarıdır. Afrika kıtasının kuzeyi ile batı kısmında kalan birkaç bölge dışında kıtanın her yerinde görülebilirler.Her ortama uyum sağlayabilmeleri ile ünlüdürler.Zamanlarının yarısını ağaçlar üzerinde, yarısını karada geçirebilen ender dört ayaklılardandır. Ağaç dalları üzerinde uyumak onlar için yerde uyumak kadar kolaydır.

Tüm vervetlerin yüzünde; kaşları ile yanaklarının etrafını saran beyaz bir bölge bulunur. Siyah renkli el ve yüz derisine sahip olan bu şirin şeyler sırtlarından karına ve kuyruğa doğru kahverengi- yeşilimsi ceketi andıran tüyleri sayesinde kürk giymiş maske takmış oyuncu çocuklar gibidir.

Kendi aralarında binbir ses çıkararak adeta konuşan bu şirin hayvanların bence en azından yiyeceğimizi paylaşmaya hakları vardı.

Afrika'nın ruhunu Botswana'da keşfettim 15

Bu tür kamplarda klasik bir düzen var saat 12 deki brunchın ardından 4 teki çay saatine kadar boş vaktiniz oluyor. Sabah çok erken kalktınız uyuyayım diyorsanız siz bilirsiniz ama biz genelde ya çadırımızın önündeki küvetten bozma su birikintisine girip önümüzdeki gölete su içmeye gelen hayvanları seyretmeyi tercih ediyorduk.

Ne de olsa akşam erken uyuyoruz ve Afrika günlerimiz sayılı.

kamptaki son öğledensonra safarimizde bir gün önceki aslan ailesinin yanına gitmek için rehberimize rica ettim. Benim aşkım büyük kediler, “kedilerin peşinde kendimi buldum ben” Yanlarında gördüğüm herşey de hayatın keyfi… Ve evet yine aynı yerdeydiler ve bu sefer yanlarında sürünün başı ormanların kralı erkek aslan da vardı.

Kamptaki son sabahımızda yine safari keyfi yaşadık..Bu sefer leopar aradık ama ne yazık ki yoktu……Diğer kampı anlatan yazımda maceranın gerisini bulabilirsiniz…

 

Yazan: Didem Dinçer Akdeniz

Instagram: @gezgindido

Facebook: dtdereli

Seyahat etmek benim için bir tutku. Yazılarımı ve gezdiğim yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi ve fotoğrafları gezgindoktor.com adresinde bulabilirsiniz.

Önceki Yazı

Hem Budist hem turist gözüyle Tayland tapınakları

Sonraki Yazı

Zıtlıklar ülkesi Botswana

Gezgin Doktor son yazılar

Zıtlıklar ülkesi Botswana

AFRİKA’NIN RUHUNU BOTSWANA’DA KEŞFETTİM yazısının devamı… Didem Dinçer Akdeniz Öğlene doğru bizi POMPOM havaalanına yeni maceramıza