Hulusi SENEL – Avustralya yerlileri Aborijinler ‘Yabancı turistlere sirk maymunu gibi gösterilmekten bıktık !’ Avustralya kıtasının asıl sahipleri olarak bilinen Aborijinler,zaman zaman isyan ederek ; kendi ülkemizde sonradan gelen beyazlar tarafından adeta sirk maymunlarına,palyoçalarına döndürüldük.Beyaz insanlar, topraklarımızı işgal ettikleriyle yetinmiyor birde kültürümüzle para kazanıyorlar.Bizlerin elini,yüzünü boyayıp,borumuzu öttürtüyorlar !.Bundan böyle bizleri kullanıp sırtımızdan kazanamayacaklar.Kendi kültürümüzü kendimiz yaşatacağız ve tanıtacağız ‘diyorlar.
Araştırmalara göre, Aborijin yerlileri Avustralya kıtasının 40 ilâ 65 bin yıl öncesinden bu yana asıl sahipleri olduğu ifade ediliyor.Ancak 1770 yılında İngiliz seyyah Kaptan Cook’un bu kıtayı keşfetmesi ile kıta toprakları bu tarihten sonra beyaz insanların eline geçiyor.
‘Dağdan gelip bağcıyı kovma’ misali Türk ata sözü bir yerde burada gerçekleşmiş oluyor ve beyazlar kıtanın güzel, yaşanabilecek ve verimli bölgelerindeki siyah yerlileri iç kısımlara sürüyor. Karşı çıkanları da acımasızca öldürüyorlar.
Hatta 1850 yılında kıtanın güneyindeki Tasmanya adasında 5000 Aborijin yerlisinin, bazı maceraperest insan-kelle avcılarına kelle başına 25 cent verilerek acımasızca öldürüldükleri de belgelerde yer alıyor.Bu olay bir çok kimse tarafından acımasız bir katliam olarak ifade ediliyor.
Mevcut bilgilere göre, 1770 li yıllarda Avustralya’da bir milyona yakın Aborojin yerlisinin yaşadığı tahmin ediliyormuş.Bugün ise Avustralya’da Aborijin nüfusunun 60 bin civarında olduğu söylendiğine göre, geçen iki asır içinde ne kadar yerli katliamı yapıldığını varın siz hesaplayın.
Aborojin yerlilerinin çoğu ilk çağlardaki gibi,ilkel yaşamlarına devam ediyorlar.Bunlar daha çok kıtanın batı ve kuzey bölümlerinde yaşıyorlar.Her ne kadar bazıları aldıkları bir takım eğitimlerle,bugünkü çağ’a,beyazlara uyum sağlamış,belli yerlere gelmiş olsalarda sayıları çok az.
Son zamanlarda bazı Aborijin kabile liderleri, hükümetlere baskı yapıp,sosyal ve kültürel haklar yanı sıra kendi kontrolları altındaki topraklarından çıkarılan madenlerin satışından özel fon istiyorlarsa da,işin kaymağını yine bu toplumu kullanan lider konumundaki kimselerin yediği söyleniyor. Çünkü federal ve eyalet hükümetleri yerliler için büyük bütçeler ayırsalarda, yerliler halâ büyük bir yoksulluk,sefalet ve sigara,alkol gibi uyuşturucu bataklığından kurtulamıyor.
Kurtuluşu müslümanlıkta buluyorlar
20 milyon nufuslu Avustralya’da hıristiyanlıktan sonra ikinci büyük din müslümanlık. Sayıları 300 bini geçen Müslümanlar, 67 ülkeden gelen göçmenlerden oluşuyor. Avustralya’ya ilk gelen müslümanlar ise zamanın Osmanlı tebaasından Afganlılar.
1800 li yıllarda gruplar halinde Avustralya’ya gelen Afganlılar, beraberlerinde getirdikleri develerle nakliye işlerinde çalışıyorlar.Güney Avustralya eyalet başkenti Adelaide şehri ile Kuzey Toprakları eyaleti başkenti Darwin şehri arasındaki demiryolu hattının yapımında malzemeleri develerle taşıyorlar.
Sonunda burada kalan Afganlılar bir taraftan dinlerini korurlarken bir taraftan da evlendikleri kadınlara,doğan çocuklarına müslümanlığı aşılıyorlar.Bugün çok sayıda Aborijinin müslümanlığı yaşadığı ve kurtuluşu bu din de bulduklarını söylüyorlar.
Aslında iki ülke arasındaki savaş Avustralya’da başladı
Afganlılar Avustralya’da yalnız müslümanlığı tanıtmakla kalmıyor, 1915 yılında Avustralya, İngiltere’nin isteği üzerine Çanakkale savaşlarına yardım için asker gönderme kararı alınca, Türklere karşı alınan bu haksız karara iki Afganlı karşı çıkıyor. Brokenhill adlı kasabada yaşayan Osmanlı tebaası olan Molla Abdullah ve Gül Muhammed isimlerindeki iki Afganlı, gizlice silahlanarak Çanakkale’ye gidecek Avustralyalı askerlerin bulunduğu trene ateş açarak Osmanlıyı savunmaya çalışıyorlar.Çok sayıdaki Avustralyalı ile bu iki Afganlı arasındaki çatışma saatlerce sürüyor. Sonuçta bu iki Afganlı öldürülüyor.